Mektup baskını skandalı Meclis
Manşet Haber 26.02.2013 23:11:13 0

Mektup baskını skandalı Meclis'te

Mektup baskını skandalı Meclis'te

Adana(Ulus)--Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, bir takım yolsuzluk ve usulsüzlüklerle suçlandığı belirtilen Vali Hüseyin Avni Coş'un şikayet edildiği isimsiz mektupla alakalı hukuksuz olarak Bülent Talaş isimli vatandaşın gece yarısı evine baskın skandalını Meclis gündemine taşıdı.

UYGULAMA NASIL İŞLİYOR

s.yilmazadaMHP İl Basın Bürosundan yapılan açıklamaya göre, Yılmaz,  Mecliste yaptığı konuşmada, bazen gerçek ve bazen de yöneticileri sıkıntıya sokmak için iftira içerikli olarak 'başım derde girmesin' endişesiyle isimsiz ihbar yöntemine başvurulduğunu, kendisinin de 2003 yılında bu tür ihbarlarla yıpratılmak istendiğinde müfettiş heyetinin inceleme yaptığını ama bir suç unsuruna rastlanmadığını vurguladı. Sonra İçişleri Bakanı'na dönen Yılmaz, 'Sayın Bakan, sizin Bakanlığınıza isimsiz, imzasız yüzlerce şikâyet dilekçesi geliyor mu, gelmiyor mu? Uygun görülenleri müfettişe verip inceliyorlar, uygun görülmeyenleri vermiyorlar.' diyerek resmi bürokrasinin nasıl işlediğine dikkat çekti.

ADANA’DA UYGULAMA DEĞİŞİYOR

Yılmaz, Adana'da ise tam aksi bir uygulama ile Valinin şikayet edildiği mektupların kim tarafından gönderildiğinin peşine düşüldüğünü,  dahası şikayet mektubunu gönderdiği öne sürülen Bülent Talaş isimli vatandaşın evine baskın yapıldığını anlattı. Adı geçen vatandaşın evine baskın yapılmasına ise polise gelen başka bir isimsiz ihbarın gerekçe gösterildiğini hatırlatan Yılmaz, çok çarpıcı bir ayrıntıya dikkat çekerek şöyle devam etti:

NEDEN ‘155’ DEĞİL DE ‘KOM’ ARANDI?

'Hiç kimse KOM’un telefonunu falan bilmez, herkes, 'polis' dendiği zaman 155’i bilir ama buna rağmen 425’le başlayan bir telefondan bahsedilerek 'Suç unsuru mektupların imha edileceği üzerine nöbetçi savcılıktan izin alınıyor…' Hem de parafla, hiçbir gerekçe yok, sadece bir telefon. Bakın, hukukçu milletvekillerinin dikkatine sunuyorum, gece yarısı, üç tane çocuğu var bunun, üç tane. Saat üçü on geçe, yirmiye yakın polisle bu vatandaşın evine baskın yapılıyor. Hepimizin çoluğu var, çocuğu var. Ya ortada bomba yok, ortada eroin yok, ortada bilmem ne yok, yazılan bir mektup.'

YILMAZ, VALİLERE SESLENDİ

Sade güçsüz vatandaşların da, yanlışları şikayet edebildiğini belirten Yılmaz, valilik yapan milletvekillerine seslenerek özetle şöyle devam etti:

'Valilik yapanlar var burada, soruyorum: Size düşen, bunları irdelemek ve sonuçlandırmak. Ya o çocukların, üç tane çocuk gece yarısı… Ve ne oluyor? Hiçbir şey yok, hiçbir gerekçesi yok. Birisi telefon açmış gece on ikide; alelacele üçte arama kararı alınıyor ve yirmi tane polisle üçü on geçe vatandaşın evine baskın yapılıyor. Ne buldunuz? Arama kaydının tutanakları işte burada, hiçbir şey yok. Ve çocukların odasına giriyorlar, üç tane çocuğun odasına; bilgisayardaki harddiske el koyuyorlar, orada da bir şey yok.

HANİ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ ESASTI?

MHP Adana Milletvekili Seyfettin Yılmaz, devamla şunları söyledi:

'Değerli milletvekilleri; hukukun üstünlüğü mü esastır, üstünlerin hukuku mu esastır? Şimdi bunları söyleyeceksiniz, uygulamaya gelince üstünlerin hukukundan bahsedeceksiniz. Her gece yarısı 'Şunun evinde mektup var, şu var' diye eviniz basılsa, üç-beş tane çocuğunuzun yanında, o çocuklarınızın gelecek psikolojisinin sorumlusu kim olacak? Bu adalet anlayışıyla nereye kadar varabiliriz değerli milletvekilleri? Teröristin evinin aranmadığı ortamda, PKK’lı teröristlerin evinin aranmadığı ortamda, bir vatandaşın evinin gece yarısı, üç tane çocuğunun olduğu yerde, ufak ufak çocukların olduğu yerde… Bu doğru mudur? Bu nasıl ileri demokrasidir? Herkesin vicdanına sesleniyorum.'

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°