MEVLANA’NIN SÖZÜNE DAİR

MEVLANA’NIN SÖZÜNE DAİR






“Sen uzattığın elini tutmayan ele mi dargınsın, tutmayacak bir ele uzattığın için kendine mi kızgınsın?” demiş, Mevlana Hazretleri, asırlar öncesinde…





Ne kadar anlamlı bir söz...





İnsan hayatında zor günler yaşayabilir. Elinde olmayan nedenlerle sıkıntıya düşebilir ya da duygusal davranır, basireti bağlanır, bir şekilde çıkmaz bir sokağa sapabilir. Dönse dönülmez, gitse gidilmez bir duruma gelebilir.





İşte böyle durumlarda, kendini düştüğü çukurdan çekip çıkaracak, hiç olmazsa bir yol gösterecek kimselere ihtiyaç duyar. İster ki biri derdini paylaşsın, bir akıl versin, elinden tutsun… Hiç olmazsa moralini düzeltecek bir çift laf etsin…





Hani derler ya; “yoklukta verilen bir lokma, varlıkta kurulan mükellef bir sofradan daha değerlidir” diye. Aynen öyle…





Ama insan beklediği yardımı göremez, elinden tutacak dostunu, arkadaşını yanında bulmazsa kalbi kırılır, canı sıkılır, morali bozulur…





Dost bildiklerinin, zor gününde yanında olmaması insanın yaşam sevincini, başkalarına olan güvenini sarsar, belki de tamamen yok eder. Hayata küstürür…





Sıkıntıya düşen biri, bulunduğu durumdan kurtulmak için “denize düşen yılana sarılır” misali, herkesten yardım bekler. “Boğulmaktan kurtulayım, ondan sonra ben kendi başımın çaresine bakarım. Yine herkese destek olur, yardım ederim, dostlarımın yanında olur, el uzatanların elinden tutarım” diye düşünür.





Düşünür ama maalesef ki bazen bu düşüncesini gerçekleştirecek şansı yakalayamaz. Çünkü bu dünya nankör dünyadır. Düşenin üzerine basıp geçen çok olur.





Varlık zamanı kapısını herkese açık tutup, ihtiyacı olanların yardımına koşan birinin, yoklukta uğradığı vefasızlık, ona yaşadığı sıkıntıdan daha ağır gelir.





Hele hele iyi gün dostlarına uzatılıp da karşılık bulmayan ellerin boşlukta kalması, insanın canını daha çok yakar. İçini pişmanlık duygusu doldurur.





İşte o zaman hem nankör birine geçmişte yardım ettiği, hem de içinde bulunduğu zor durumdan çekip çıkarması amacıyla ona elini uzattığı için kendine kızar, öfke duyar.





Dünya hali bu insanın yaşamayacağı, karşılaşmayacağı durum yoktur. Her durumun dostu, arkadaşı ayrıdır. Kimileri varlıkta yanındadır, kimleri yoklukta. Kimileri de kadim dosttur, varlık yokluk demez hep seninledir.





Arkadaşlıklar zaman içinde oluşur. Değişik koşullarda, farklı yaş ve zamanlarda karşılaşılan kişilerle kurulan saygı ve sevgi bağları, arada oluşan güven duygusu bazen ömür boyu devam eden sıkı dostluklara dönüşür.





Ve insan bilir ki, bazı dostları her ne olursa olsun her zaman, her koşulda yanında olacak, uzattığı eli boşa çıkarmayacaktır. Bazılarına ise maalesef ki hiç güven duymaz, onu da bilir ki kötü gününde anında ortadan kaybolacaktır.





Sonradan edinilen arkadaş ve dostlar böyledir de ya kan bağı olan akrabalar? Onları hiç sormayın. İnsanları en çok hayal kırıklığına uğratan kişiler bunlardır.





Çünkü bir insan zor gününde aradığında, çoğu zaman akrabalarının her biri bir yere dağılmış olur, birçoğunu bulamaz, bir bölümü de olan bitene seyircidir. Biri tutsun diye uzatılan eller hep havada kalır…





İnsan onlara kırılmakla, kendine kızmak arasında bir türlü karar veremez…



Tuncay DAĞLI

19.05.2023 20:08:21

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI