Oliver Cromwell… Saygın bir beyefendi ve bir çiftçiydi. Parlamentoya girdi. Krala muhalifti. 1642’de süvari komutanı oldu. Henüz iç savaşın sürdüğü 1644 yılında, kralın ordusunun yok edilmesinde görev aldı.
1645 yılında, Yeni Model Ordu fikrini ortaya attı. İngiliz tarihinin ilk profesyonel ordusunu kurdu. Orduya sıkı bir disiplin getirdi. Kral Charles’ın kafasını kestirdikten sonra, İngiltere, Galler, İskoçya ve İrlanda’nın “koruyucu efendisi” oldu.
Tek düşüncesi, İngiliz Parlamentosu’na hizmet edecek dindar ve profesyonel bir ordunun yaratılmasıydı. Çok iyi maaş verdiği askerleri de dindarlaşmıştı. Ordunun savaş alanındaki başarılarını ilahi bir destekle özdeşleştiriyordu. Sıra hukuk sistemine gelmişti. Evanjelist (Aşırı dindar bir Hıristiyan tarikatı) vaizlerden oluşan bir yürütme organı kurdu. Monarşiyi ortadan kaldırmıştı ama yine de İngilizlerin demokrasi yanlısı fikirlerinden endişe duyuyor, toplumun halk tarafından değil, Tanrı tarafından yönetilmesi gerektiğine inanıyordu. Bunu sağlamanın da tek yolu ülkede açık bir askeri diktatörlük kurmaktı. Ayrıca saldırgan bir dış politika izliyordu.
Muhalifleri tarafından bir yetki gaspçısı ve ikiyüzlü olarak görülüyor amadestekçilerinin gözünde bir kurtarıcı ve kahraman .
Hani her fani ölümü tadacaktı ya, gün geldi hak vaki oldu ve sıtmadan öldü. Oğlu Richard iktidarı devraldı ama İskoçya ve İrlanda’daki komutanlar, veliaht II. Charles’ın tahta getirilmesi için çalışmalar yürütmeye başladı.
Cromwell’in teokratik bir ulus inşa etme yönündeki hayalleri, İngiliz toplumunu kökünden sarsmıştı. Rejime en çok bağlı olanlar bile yeni yönetimi anlamlandıramıyordu. Çünkü millet demokrasiyi unutmuş, dinci bir bağnazlığı benimsemişti. Monarşi döneminin lordlarının ve avam temsilcilerinin yerini neredeyse tamamı din adamlarından oluşan bir yönetici sınıf almış, gündelik yaşama her alanına müdahale eden askeri ve teokratik bir yapı oluşturulmuştu.
Akıl galip geldi; Parlamento’nun ve komutanların desteğini alan II. Charles, tahta geçmek üzere Londra’ya doğru yola koyuldu.
Aradan iki yıl geçti. Cromwell mezarından çıkarıldı, zincirlere vuruldu,başı gövdesinden ayrıldı, vücudu paramparça edildi.Bir mızrağın ucuna geçirilen kellesi Westminster katedralinin önünde bir süre sergilendi.
BU BİR GÖZDAĞIYDI.
• “KRALİYETLE UĞRAŞIRSAN, KELLEN BU MIZRAĞIN UCUNDA YÜKSELİR” DEMEK İSTENİYORDU.

• DEĞDİ Mİ YANİ? NEDEN TOPLUMUN İNANÇLARI VE YAŞAM TARZIYLA OYNUYORSUN?