Adana Bürosu
Manşet Haber 31.05.2016 21:02:19 0

Adana Bürosu'nu Kapattı!

Adana Bürosu'nu Kapattı!

Milliyet Gazetesi'nde Adana Yazı İşleri Müdürlüğü görevinde bulunan Mustafa Akköse ile gazetenin yolları ayrıldı.

Akköse 41 yıl 3 ay süren bir hizmetin ardından gerçekleşen ayrılığını 'MİLLİYET’E 'VEDA' ZAMANI' başlıklı duygu yüklü bir yazıyla duyurdu.

İşte Akköse'nin veda yazısı:mak1

Yıl 1975. 2 Mart’ta askerden geldim ve 4 Mart’ta Milliyet’e başladım. Acısıyla tatlısıyla geçen günlerim oldu. Bugün ismimle özdeşleşmiş olan Milliyet Gazetesi Adana Yazıişleri Müdürlüğü’nden ve Milliyet’ten ayrılma zamanı geldi.
41 yıl 3 ay hizmet verdiğim Milliyet’e çok şey gördüm çok şey öğrendim. Çok şeyde kaybettim. En önemlisi gençliğim burada geçti. 22 yaşında girdiğim bu camiada hep dik durdum. Kimseye yaranmak için gazetemi kullanmadım. Milliyet meşalesini hep üstte tutmaya çalıştım. Bunda da kendi adıma başarılı olduğuma inanıyorum.
Rahmetli Apdi İpekçi ve yine rahmetli Çetin Emeç gibi isimlerle çalışmanın onurunu ve gururunu yaşadım. Onlardan birşeyler öğrenmeye çalıştım. Küçük bir anımı anlatmak istiyorum. Yıl 1976. Milliyet Cagaloğlu’nda birinci katta pikaj montaj yapılıyor. Cengiz Hastürk abimizi ziyarete gittiğimde sayfaya bakarken ince bıyıklı birinin yaklaştığını gördüm. Bu Abdi İpekçi idi. Pikaja baktı. Cengiz abi Adana’dan geldiğimi söylediğinde elini omuzuma koyarak şöyle dedi: Milliyet bir okuldur. Bu okulu bitirebilmen için çok çalışman gerek. Bende çok çalıştım ve emeğimin hakkı olan yerlere geldim diye düşünüyorum.
55 yıllık serüvenin 41 yılında birlikte olduğum Milliyet ailesi’nden bugünden itibaren koparılmış oldum. Üzülmedim tüm kademeleri tek tek atlayarak kendime bir yer edindim ve Yazıişleri Müdürlüğü’ne kadar çıktım. Üzüldüm. 55 yıllık Milliyet’in Adana’da bürosunun kapanması ve Milliyet adının sadece gazete bayilerinde görülmesinin olması.Image processed by CodeCarvings Piczard ### FREE Community Edition ### on 2016-05-09 07:45:36Z | http://piczard.com | http://codecarvings.com

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°