MİSAFİR ODASI-TANRI MİSAFİRİ-HELP YOURSELF

MİSAFİR ODASI-TANRI MİSAFİRİ-HELP YOURSELF






Eskiden misafir odalarımız vardı bizim. Evin en şık,
en temiz odası. Her zaman, her an misafir gelecek gibi hazırlanırdı. Misafirin
yattığı odaydı o. Kimse girmezdi oraya. Misafir olmasa bile, “Nasıl
olsa kimse yok, ben burada yatayım,”
diyemezdi, aynı odayı paylaşan iki
kardeşten biri. Zaten annelerimiz kilitli tutardı o odayı





Ama misafir de olurdu zaten. Pek de boş kalmazdı o
oda. Uzaktan bir akrabamız, bir dostumuz, bir arkadaşımız gelirdi mutlaka.
Hatta onlar gelmese bile, bir Tanrı
Misafirimiz
mutlaka olurdu. Davetsiz gelen, uğur getirdiğine inanılıp, hoş tutulan kişiydi Tanrı
Misafiri. Tanıdık biri olmayabilirdi o. Ama evinden uzakta, o gün evine
ulaşması da mümkün olmayan, kalacak yeri de bulunmayan biriydi, Tanrı Misafiri.
Ya kapıyı kendiliğinden çalar, ya da öyle biri olduğu hissedilince davet
edilen, hatta, sende kalsın, ben de kalsın diye babalarımızın paylaşamadığı
kişiydi





Korkmaz, kuşkulanmazdık yabancılardan. Kapı
kilitlemek çok ayıptı benim kasabamda. Sanki komşulardan kuşkulanıyormuş gibi
olur, utanırdık.





Misafir geldiği zaman evin hali bir başka
olurdu. Değerli olduğumuzu hissederdik o gece. Hangi saatte gelirse gelsin,
mutlaka yemek çıkarılırdı misafire. Yemek mutlaka rutin dışı olmalı, en güzel
yemek takımları, en güzel servis eşyaları çıkarılmalıydı. Zaten onlar
misafirindi. Ama mutlaka tüm aile ile beraber yenirdi o yemek. Genellikle
misafire sıcak bir ortamda olduğunu hissettirmek için, birkaç da komşu
çağrılırdı o yemeğe.





Bazen şaşırırdı misafir ne yapacağını.
Amerikalı bir öğretmenimle bir yemeğe davetliydik. Davet sahibi de sınıf
arkadaşım. Amerikalı, ”Bana yardım eder misin lütfen. Ben bir Türkün evinde
nasıl davranacağımı bilemiyorum. Eğer tabağımdaki yemeği bitirirsem, ‘Çok
sevdin, bir tabak daha vereyim,’ eğer bitirmezsem, ‘Bunu sevmedin galiba, başka
bir şey vereyim,’ diyorlar. Ben ne yapmalıyım,” diye sormuştu. Yani biz
misafirimize asla, “Help yourself,” demezdik. Gözü gönlü tok, yardımsever
millettik. İşte öyleydik biz.





Sonra “Sultan Ahmet’te dilenip, Ayasofya’da
sadaka vermek”
diye bir kavram çıktı. Vıcık vıcık gösteriş, riyakarlık,
çıkarcılık, aptallık kokan. Ayasofya’da başını kaldıran senin Sultan Ahmet’te
dilendiğini görür, zatenKime fiyaka yapıyorsun ki? Sultan Ahmet’le Ayasofya
arası, Türkiye ile Amerika arası kadar olsa neyse. Git Amerika’da sadakanı ver,
sonra da istediğin gibi böbürlen, hava at. Gerçi dünyanın bir cep telefonuna
sığdığı çağda bütün dünya senin sadaka verirken, sadakaya asıl muhtaç olanın
sen olduğunu bilir ya… Neyse…





Hele bir de, kendi çoluk çocuğun açlıktan
kıvranırken, sırf şov için dünyanın55 ülkesine yardım gönderip, kendi halkına, “HELP
YOURSELF, İF YOU CAN,” dersen, sadece fiyakacı, şovman değil, kötü bir adam olduğun
da ortaya çıkar.





FAZLA UZATMADAN,





AVUSTURYALI BESTECİ, ORKESTRA ŞEFİ, FİLOZOF
GUSTAV MAHLER’İN BİR SÖZÜYLE BİTİREYİM:





  • GELENEK, KÜLLERE TAPMAK DEĞİL, ATEŞİ KORUMAKTIR.


İfral TURGUT

30.04.2020 01:47:52

YAZARLAR


KEREM ŞAHİN TMMOB ADANA İKK SEKRETERİ

DEM EŞBAŞKAN ADAYLARI: ADANA’DA İTTİFAK YOK DEM PARTİ VAR!

TÜRKEŞ: ADANALILAR HİZMETİN EN İYİSİNİ HAK EDİYOR

CUMHUR İTTİFAKI 5’İ BİR YERDE

TEMİZLİK TAKINTISI NEDİR? KİMLER DE GÖRÜLÜR?

İKLİM DOSTU KENTLER İÇİN YEREL YÖNETİM ADAYLARINA ÇAĞRI

OYA TEKİN SEYHAN İÇİN EN BÜYÜK HAYALİNİ AÇIKLADI

DIŞİŞLERİ BAKANI FİDAN: HALİL NACAR’IN YANINDAYIZ

TUİK: KRONIK HASTALIĞI OLAN 65+ YAŞTAKI KIŞILERIN ORANI %78, 7

İMO: ŞANTİYELERDE, MÜHENDİSLERE YÖNELİK ŞİDDET SON BULSUN!

ÇAY, AVRUPA VE AMERİKA PAZARINA ODAKLANACAK

KOCAİSPİR’DEN DEMİRÇALI’TA “TEMİZLİK” YANITI

ADANA’DA 96 OTOMOBİL MOTORU

GÖÇMEN, “HALKÇI BELEDİYECİLİK TAAHHÜTNAMESİNİ” İMZALADI

MURAT SANCAK’TAN İLGİNÇ PAYLAŞIM!

HAKAN FİDAN AK PARTİ ADAYLARINA DESTEK İÇİN ADANA’DA

TGC SİİRT TEMSİLCİSİ CUMHUR KILIÇÇIOĞLU VEFAT ETTİ.