Mısır üreticisinde hüzün
Manşet Haber 24.08.2013 15:25:07 0

Mısır üreticisinde hüzün

Mısır üreticisinde hüzün

Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ayçiçeğinde rekolte sevincinin hüzne dönüştüğünü bildirerek, “Ayçiçeği üreticisi, yurtdışı fiyatlarının aşırı düşmesinin sıkıntısını yaşıyor. Geçen sezon kilogramı 1 lira 50 kuruş olan ayçiçeği fiyatı, bugünlerde 95 kuruş ile 1 lira 8 kuruş arasında değişiyor” dedi.

Bayraktar, yaptığı açıklamada, ayçiçeği hasadının yeni başlamasına rağmen üreticinin oluşan fiyat nedeniyle sezona buruk başladığını, hasat döneminde ithal fiyatlarının çok aşağı inmesinin, üreticiyi olağanüstü zorladığını belirtti. Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinin yağlı tohumlar üretimine elverişli iken, halen yağlı tohumlu ürünlerde net ithalatçı ülke konumunda olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Ülkemizde üretilen yağlı tohumlardan elde edilen yağ miktarı 655 bin ton iken, toplam yağ tüketimimiz 2 milyon 145 bin tonu bulmaktadır. Yağ ihtiyacının sadece yüzde 30,5’i ülkemizde üretilen yağlı tohumlarla karşılanmaktadır. Yağ ihtiyacımızın karşılanması amacıyla her yıl yağ ve yağlı tohumlar ithalatı gerçekleştirilmektedir.

2012 yılında yağlı tohum ithalatı 2 milyon 131 bin ton, bitkisel yağ ithalatı 1 milyon 325 bin ton ve bunların işlenmesi sonucu arta kalan küspelerin ithalatı ise 1 milyon 880 bin ton olarak gerçekleşmiştir.”

Çiftçimiz korunmalı

misir_Ayçiçeği hasadının yeni başlamasına rağmen üreticinin oluşan fiyat nedeniyle sezona buruk başladığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

“Gerekli tedbirler alınmadığı takdirde, düşük fiyat nedeniyle mağdur olan üreticinin önümüzdeki sezon ayçiçeği ekiminden vazgeçmesi durumunda, ithalat miktarı artacak ve yağ açığımızla ilgili sorun daha da derinleşecektir. Bu durum sadece yağ sektörünü değil, küspe ihtiyacı nedeniyle hayvancılığımızı da olumsuz etkileyecektir. Önümüzdeki günlerde hasadın yoğunlaşmasıyla birlikte fiyatların daha aşağı düşmesi halinde üreticilerimiz perişan olacaktır.

Ayçiçeği üreticilerimizin mağdur olmalarının engellenmesi bakımından, gerekli tedbirlerin alınması zorunluluğu vardır. Yurtdışından ülkemize yönelik ucuz ithalattan çiftçimizin korunması gereklidir. Yağlık ayçiçeğinde kilogram başına 24 kuruş olan destek artırılmalı, üreticinin maliyetleri düşürülmelidir.”

 

 

 

 

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°