MİT Kanunu basın özgürlüğüne darbe vuracak
Manşet Haber 25.02.2014 21:23:14 0

MİT Kanunu basın özgürlüğüne darbe vuracak

MİT Kanunu basın özgürlüğüne darbe vuracak

Adana(Ulus)--Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu TBMM İçişleri Komisyonu’ndan geçen MİT Kanunu Tasarısının bu haliyle yasalaşması durumunda basın özgürlüğüne darbe vuracağını, gazetecilerin haber kaynaklarını açıklamama hakkını ortadan kaldıracağını duyurdu.

TGC Yönetim Kurulu’nun MİT Kanun Tasarı konusunda yaptığı değerlendirmede “Haber yapan gazeteciler,  eser sahipleri, sorumlu müdürler, yayın sahipleri ve hatta basımı yapanlar bile, işkence yapan kişilere  öngörülen cezalara eşit bir yaptırım tehdidiyle karşı karşıya kalabilecektir” denildi.

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu’nun açıklamasında şu görüşler yer aldı:

“TBMM İçişleri Komisyonu’ndan geçen Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin yasalaşması halinde, Basın Kanunu ile güvence altına alınmış olan gazetecilerin kaynaklarını açıklamama hakkı tüm haberler bakımından ortadan kalkacak. MİT faaliyetlerine ilişkin hiçbir haber yapılamaz hale gelecektir.

Haberlerin gizli bilgilere ilişkin olması gibi bir kıstas da teklifte ön görülmemiştir. Bu faaliyetleri haber yapan gazeteciler,  eser sahipleri, sorumlu müdürler, yayın sahipleri ve hatta basımı yapanlar bile, işkence yapan kişilere öngörülen cezalara eşit bir yaptırım tehdidiyle karşı karşıya kalacaktır.

Bu yönde bir düzenleme, ifade ve basın özgürlüğüne vurulacak ağır bir darbe anlamına gelmektedir ve demokratik bir toplumda kabul edilmesi mümkün değildir.

Haber kaynaklarının gizliliği ifade özgürlüğü kapsamındadır

Gazetecilerin haber kaynaklarının gizliliğini koruma hakkı ifade özgürlüğü çerçevesinde korunmaktadır. Birçok uluslararası örgüt bu hakka ilişkin belgeler üretmişler, birçok uluslararası yargı organıyla birlikte Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de (AİHM) bu hakkın ifade özgürlüğü içerisinde yer aldığını belirten kararlar almıştır.

Haber kaynağını açıklamama hakkı kamu yararınadır

Gazetecilerin haber kaynaklarını açıklamama hakkı hem gazetecilik faaliyetinin tam olarak gerçekleştirilebilmesi hem de toplumun kamu yararına ilişkin konularda bilgiye ulaşabilmesi için temel bir şart olarak tanımlamıştır.

Böyle bir güvencenin olmaması halinde haber kaynakları bilgi paylaşmama yoluna gidebilir ve bu da basının toplumu kamu yararı bulunan konularda bilgilendirmesine engel olabilir.

Türkiye’de 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 12. maddesi gazetecilerin haber kaynaklarını açıklamama hakkını güvence altına almaktadır.  Maddeye göre süreli yayın sahibi, sorumlu müdür ve eser sahibi kaynaklarını açıklamaya zorlanamayacaktır.

Kanımızca Anayasa ile güvence altına alınan ifade özgürlüğü ve Anayasanın 90. Maddesi çerçevesinde kanun hükmünde olan AİHS ile bu sözleşmeyi yorumlayan AİHM kararları ve uluslararası örgütlerin belgeleri bir arada değerlendirildiğinde, profesyonel işleri dolayısıyla bilginin toplanması, editoryal incelemesi veya yayılması sırasında edindiği bilgilerle kaynakları belirleyebilecek tüm kişilerin bu güvenceden yararlanması gerekir.

Yolsuzluk, insan hakları ihlalleri ve yetkilerin kötüye kullanılmasıyla ilgili bilgiler yayınlanabilir

Devlet sırrı, gizli bilgilerin yayınlanmasına ilişkin gerekli güvencelerden biri  19 Aralık 2006’da kamuoyu ile paylaşılmıştır.

BM Düşünce ve İfade Özgürlüğü Özel Raportörü, Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Topluluğu Medyanın Özgürlüğü Temsilcisi, Amerikan Devletleri Örgütü İfade Özgürlüğü Özel Raportörü,  Afrika İnsanların ve Halkların Hakları Komisyonu İfade Özgürlüğü ve Bilgiye Ulaşma Özel Raportörü tarafından yayınlanan ortak bildiride şu şekilde ifade edilmiştir;

Gazetecilerin gizli bilgileri elde etmelerinde herhangi bir kusurlu davranışları bulunmaması esastır. ‘Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi de Espiyonaj veya Devlet Sırlarının Açıklanmasına İlişkin Ceza Davalarında Adil Yargılanmaya İlişkin kararında’ devletlerin gizli belgelerini korumaktaki meşru çıkarlarının, ifade özgürlüğüne karşı kesin bir sınırlama aracı olarak kullanılamayacağı belirtilmiştir.

Kararda ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun vazgeçilmez bir yapıtaşı olduğunu ve yolsuzluk, insan hakları ihlalleri ve yetkilerin kötüye kullanılması gibi konuların serbestçe yayılabilmesinin gerekliliğine dikkat çekmiştir.

Gazeteciler kamu yararı adına görevlerini yapamayacak

Basın özgürlüğü, kamu kurumlarının faaliyetlerinin gizlilik çerçevesinde demokratik veya yargısal denetimin dışında kaldığı konularda daha büyük önem taşımaktadır.

Bir gazetecinin gizlilik kalkanı altındaki bir bilgiyi, belgeyi yayınlaması dolayısıyla cezalandırılması, kamusal yarar olan konuların yayınlanmasında gazetecilere geri adım attıracak ve gazetecilerin kamuoyu yararına halkın gerçeklerden haberdar olma görevini yerine getirmesini engelleyecektir.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°