Miting Değil,  Grup Yorum’un Konseri
Manşet Haber 16.06.2015 21:26:38 0

Miting Değil, Grup Yorum’un Konseri

Miting Değil, Grup Yorum’un Konseri

yorum adana15Adana, Adana olalı böyle konser görmedi. Grup Yorum’un konseri izlemek için onbinlerce kişi Uğur Mumcu Meydanı’nı hınca hınç doldurdu. Uğur Mumcu Meydanı tarihinde ilk kez bir konser için böyle bir kalabalığı ağırlarken, izleyenler Grup Yorum’un türküleriyle coştu.yorum adana7

Grup Yorum’un 30. Yıl konserlerinin ilki olan Adana konseri büyük ilgi gördü. Çeşitli engellemeler karşın Adana halkı ve çevre illerden gelenler Uğur Mumcu Meydanı’nı doldurdu. Grup Yorum’un özgün türküleriyle coşan on binlerce kişi uzun süre “Grup Yorum halktır susturulamaz”, “Türküler susmaz halaylar sürer” şeklinde slogan attı.yorum adana6

Senfoni Orkestrası ve Grup Yorum Adana Korosu ile birlikte sahneye çıkan Grup Yorum seslendirdiği türkülerle izleyenlere adeta bir şölen yaşatırken, türkülerle coşan ve halaylar çeken binlerce kişi konser sonrası alandan ayrılmayarak saatlerce Grup Yorum üyeleriyle fotoğraf çektirdi.yorum adana1

Öte yandan, Grup Yorum’un Adana’da ve Uğur Mumcu Meydanı’nda ilk kez bir konserde böyle bir kalabalık toplayarak bir ilke ve rekora imza attığı muhteşem konserin, siyasi çevreler  ve vatandaşlar arasında hala konuşulduğu ve övgüyle bahsedildiği gözleniyor.yorum adana4

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°