MMO’dan yapılarda bütünleşik tasarım semineri
Manşet Haber 21.10.2012 12:53:13 0

MMO’dan yapılarda bütünleşik tasarım semineri

MMO’dan yapılarda bütünleşik tasarım semineri

Adana(Ulus)--TMMOB Makina Mühendisleri Odası tarafından üyelerine “Yapılarda Bütünleşik Tasarım” konulu seminer verildi.
MMO Adana Şubesindeki seminerin açılışında konuşan Şube Yönetim Kurulu Sekreteri Hasan Emir Kavi, seminerlerin sürekli olacağını, her hafta en az bir eğitim çalışması yapılacağını belirterek, amaçlarının meslektaşlarının teknolojik gelişmeler konusunda bilgilendirmek olduğunu söyledi.
Makina Mühendisi Soner Yeşilgöz, bu seminerin amacının, bina tasarımı ve yapımıyla ilgili farklı disiplinlerdeki tasarımcıların bir araya getirilmesi; bu tasarımcıların konuya bakışını, çalışmalarında karşılaştıkları güçlükleri ve özellikle bütünleşik tasarım konusunda ileriye dönük düşüncelerini paylaşacakları bir ortamın hazırlanması olduğunu söyledi. Daha az kaynak tüketen, konforlu ve sağlıklı, yüksek performanslı binalara giderek artan ilginin tüm dünyada bütünleşik tasarım sürecini gündeme getirdiğini söyledi. Günümüz yaşam koşullarına uygun olarak binalarda gerçekleştirilen faaliyetlerin çeşitlenmesinin, zamanımızın çok önemli bir bölümünü geçirdiğimiz binalarda kullanıcı gereksinimlerini de çeşitlendirdiğine dikkat çeken Yeşilgöz, şöyle konuştu:
“Gereksinimlerin konfor ve sağlık şartlarından ödün vermeden sağlanabilmesi için harcanan enerji ve diğer kaynakların günümüz dünyasında tükenme noktasına yaklaşması nedeniyle yüksek enerji verimli ve yüksek performanslı binaların tasarlanması ve yapımı zorunlu hale gelmiştir. Yüksek performanslı bina tasarımı ve yapımı için ön şartı ise kesinlikle bütünleşik tasarım/yapım sürecinin izlenmesidir.
Farklı disiplinlerin oluşturduğu farklı tasarım ekiplerinin kendi aralarında bağımsız kararlar vermesi ve bazı tasarım ekiplerinin belirlediği sınırlı koşullarda kendi doğrularını bulmaya çalışması şeklinde işleyen geleneksel tasarım yöntemiyle mümkün olan en yüksek performansa ulaşmak kesinlikle olanaksızdır.
Bina tasarımı ve yapımında etkin olan, mimari tasarım, mekanik mühendisliği, elektrik mühendisliği ve statik mühendisliği ekipleri, şehir plancısı, peyzaj mimarı, danışmanlar ve benzeri paydaşlar zorunlu kesişim noktaları dışında birbirlerinden bağımsız kararlar aldıkları sürece tasarım sürecinden verim alınması beklenemez. Tasarım kararlarının gözden geçirilmesi ve başa dönülmesi önemli ölçüde, işgücü, para ve zaman kaybıdır. Gerçek enerji verimli ve yüksek performanslı binaların tasarımı ve yapımı; öncelikle bina tipolojisine ve tüm çevresel etkenlere bağlı olarak, ulaşılması mümkün olan hedeflerin doğru belirlenmesine bağlıdır.
Tüm tasarım ekiplerinin ve danışmanların, bu hedeflere yönelik olarak en az işgücü ve zaman kaybıyla eşgüdüm içerisinde çalışmasını sağlamak gerekir.
Bunun için doğru yönetilen bir bütünleşik tasarım sürecine ve tasarımın her aşamasının detaylı performans simülasyonlarıyla test edilmesine ihtiyaç vardır. Aksi durumlarda hedeflere ulaşmaktan söz etmek mümkün değildir.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°