Muhalefet, düzenlediği mitingde ‘sattırmayız’ dedi…
Aynı gün Şeker Fabrikasının ikisi birden satıldı!
Muhalefet, ‘pancar vatandır’ dedi…
O günün bir gün sonrası ikisi birden daha satıldı!
Bir de yetmedi…
Geçen hafta üretimde NBŞ kullanım kotası yüzde beş denilmesine karşın, bugün de gümrük vergisi kaldırıldı!
Dünyanın kıskanacağı düzeyde büyürken, dövizlerin doruklarda gezinmesinin ardından nişasta bazlı şekerin dışalımında tüm dikenli yollar temizlendi!
Artık biraz daha erince ulaşıp, biraz daha ‘yeni Türkiye’nin ne olduğunu tüm dünyaya göstereceğiz!
Eğer sağlığımız yerinde olursa…
***
Artık iktidarın yaptıklarına şaşırmıyorum!
Ne güzelim ormanlarımızı yok ederek santraller kurmasına,
Ne ülkemizin değerlerini satmasına,
Ne yurttaşın yaşadıklarını bilmemesine,
Ne ekonomiden hoşnut olmasına,
Ne kendi gibi düşünmeyenleri cezalandırmasına,
Ne de sıkça ‘o da bizi aldattı’ demesine…
Gerçekten şaşırmıyorum!
Ancak muhalefetin başka biri işi varmış gibi, ‘kuru sıkı’ atmasını anlamıyorum!
***
Sıkça kullandığım, önemsediğim bir düşünürün sözünü yineleyeceğim:
‘Kaldıramayacağın yükün altına girme; ezilirsin!’
Karşında duranın ‘ne’ güçte olduğunu bilmene karşın, yıllardır ‘aynı’ yanılgıya neden düşülür ki?
Benimsesen de benimsemesen de, ‘karşında ‘ onaltı’ yıldır girdiği her seçimi kazanan, dediklerini yapan, geçmişte yaptıklarını ‘beni aldattılar’ diyerek bile destek bulan bir ‘güç’ var!
Sistemde, anayasada istediği her şeyi uygulamaya koyuyor…
Yapılan ‘düzeyi’ aşmayacak eleştirilere ‘hak’ verilebilir ama, ‘yaptırtmam’ demenin ‘yaptırımsızlığına’ anlam veremem!
Seksen sonrasında köprülerin satılması için atağa geçen Turgut Özal’a ‘sana o köprüleri sattırmayacağız’ diye tartışma masasını sarsmıştı Necdet Calp!
Turgut Özal’da gülmeyi yeğlemişti!
Ekonominin 25 Ocak kararlarını bu ülkenin başına ‘giydirmiş’, küresel dünyanın işbirliğini benimsemiş bir güce ‘sattırmam’ demenin anlamı var mı?
Şimdi aynısını Kılıçdaroğlu yapıyor; sattırmam, aldırtmam, yaptırtmam…
Satılıyor, alınıyor, yapılıyor…
Kullanılan ‘ucuz’ sözcükler seçmeni yoruyor!
***
Haber şöyle:
Bakanlar Kurulu kararı ile yirmibin tona kadar olan NBŞ dışalımında gümrük vergisi kaldırıldı…
Bu üreticimizin pancardan elde ettiği yaklaşık otuzbin ton doğal şekere eşit…
Örneğin Kastamonu Şeker Fabrikası’nın otuzüçbin tona yakın…
Sözüm ona, bir fabrikanın şeker üretimi kadar NBŞ dışalımında gümrük vergisi yok!
Muhalefetin ‘bu’ konuyu işlerken, ‘sattırmayız, sen kimsin’ benzeri söylem yerine; yirmibin ton dışalımla kaç üreticinin, ne kadar ürettiği pancar, ne kadar fabrikada çalışan işçi, ne kadar bu ülkenin değerini hiçe sayma, ne kadar ekonomiye zarar ettirdiği anlatıra anlaştıra konuşulsa olmaz mı?
Ayrıca dışalımla gelecek olan ‘bu’ nişasta bazlı şekerin; ketçapta, kolada, hazır çorbada, tost ekmeğinde, dondurmada, hazır köftede, çikolatada, daha adını saymakla bitiremediğimiz nice besinde kullanıldığı da biliniyor. Muhalefet bunları ‘her’ platformda dile getirse olmaz mı?
Mısır şurubundan yapıldığı bilinen NBŞ’nin canlıda yol açtığı zararlar da saymakla bitmiyor. Beyindeki tokluk duygusunu bozmaktan, aşırı kilo almaya, civa tehlikesi olduğuna değin saymakla bitmeyen zarlarından söz ediliyor. Muhalefet, bunlar için toplantılar, sempozyumlar, etkinlikler, eğitici izlenceler düzenleyemez mi?
NBŞ’li ürünleri tüketenlere, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmeleri için ‘aldıkları besini’ incelemeleri gerektiği anlatılamaz mı? Pazarda, lokantada, pastanede, markette içerisinde NBŞ bulunan ürünle karşı ‘tüketici’ bilinçlendirilemez mi?
Bunlar; bal gibi yapılabilir!
***
İşte o zaman…
Sözüm ona NBŞ’yi tüketecek yurttaş bilinçlendirildiği zaman…
Güçlü sensin; güçlü muhalefettir…
NBŞ tüketici bulamadığında ne üretim yollarını deneyecektir, ne de ülkemizin topraklarında değer bulan pancarla oyun oynayacaktır!
Ne de ‘sattırmayacağız’ popülizmine bu halk tanık olacaktır!
Ne de açtıkları görkemli hastanelerde de bu denli hasta olmayacaktır!
Muhalefet, yurttaşı bilinçlendirmeye var mı?
