Manşet Haber 16.01.2021 00:32:14 0

'MUHALEFETİN' ZAMANSIZ ÇIKIŞLARI...

'MUHALEFETİN' ZAMANSIZ ÇIKIŞLARI...

Yurttaş yaşadığını şöyle anlatıyor:


“Alım gücümüz çok düştü. Resmen soyulduk…”


İlk seçimde ne yapacağı sorulduğunda da şunu söylüyor:


“İkinci bir alternatif göremiyorum. Ülkeyi yönetebilecek başkası yok bence. Olanı da harcıyorlar zaten!”


Bu “açıklamaları” görmezden gelmek için hiçbir gerekçe görmüyorum!


Tamam yurttaşın alım gücü yok, tamam “iktidar” emekçiyi ezmenin yollarını arıyor, tamam üreticiler topraklarından uzaklaştırıldılar, tamam eğitim/ adalet/ hukuk tartışmalarla dolu, tamam emekli “açlık” sınırı altında ezdiriliyor, tamam da…


“Muhalefet” bunların anlatılması sırasında, sorunu saptamak/ çıkış yolları aratmak/ yurttaşı rahatlatmak yerine, “iktidarın” en çok sevdiği şeyi/ sorunun polemik biçiminde anlatılması yolunu seçiyor!


***


CHP’nin Genel Başkanı, sözcüleri “işe” iyi başlıyorlar aslında…


Yaşanan bunalımların yerini/ biçimini ortaya koymakta zorlanmıyorlar da.


Bir yere geliniyor, “doğaçlama” konuşulan bir platformda “o” polemik olacak sözcük ağızdan çıkıyor! Anımsayın, birçok milletvekilinin benimsemediği “kontrollü darbe” deyimi de böyle oluşmuştu! Günlerce konuşulmuştu o günler, konuşanlar utanmasa/ sıkılmasa “ne istediniz de vermedik” diyenler yerine, “bu hocanız bir gün bu ülkenin başına bela olacak, sizin başınıza da bela olacak” diyenler “hayın/ kalkışmacı/ darbeci” sayılacaktı!


O gün ikiyüzellibir yurttaşımız yaşamını yitirmiş, o güne gelinceye değin birçok kurumlarda “güç” olmaları “iktidarca” sağlanmış, yapıyı eleştirenlere “hocamız hakkında böyle konuşamazsınız” uyarısı yapılmış…


“İktidarı” sıkıştıracak/ zorlayacak o denli çok ipuçları varken, “kontrollü darbe” deyimiyle büyük çoğunluğu harcanmış, altından kalkılamamış, seçmeni yalnızlaşmış…


Anlamakta zorlanan var mı bilmiyorum…


***


“Muhalefetin” elinde birikmiş o denli çok malzeme var ki; sokağa çıktığında, piyasaya baktığında görülmeyecek gibi değil!


Ama beceriksizliğini/ dolaşıklığını/ karmaşıklığını/ zamansız çıkışlarını gösterecek ya…


Seçmenini yüz üstü bırakacak, yerel yönetimlerinin kapılardından uzaklaştıracak, il-ilçe örgütlerinde çözüm oluşturmayacaklar ya…


Oysa anlatmak istediklerinde ne güzel/ anlaşılır bir dille söylüyorlar denilecekleri. Örneğin CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak’ın “Cumhurbaşkanı, Anayasamızın 103. Maddesine göre ‘Üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma (…) namusum ve şerefim üzerine ant içerim’ diye yemin eden ve bu yemine uygun hareket eden kişidir” sözleri…


Ne seçmeni, ne diğer sözcüleri zora sürüklemeden, yaşananları saptama çabası beklenen… Daha başka söze, laf kalabalığına gerek yok!


Bırakın kendi içinden/ seçmeninden birisi, “iktidarın” içinden/ seçmenin biri de söyleyecek söz bulamaz; dedikleri yaşanan, dedikleri yasal…


***


Konuyu doğru saptar, doğru biçimde sözlere dökersen “başkalarına” söz hakkı vermediğin gibi, yanında bulunanlara da zorluklar yaşatmazsın!


Son zamanlarda yandaş medyanın “demagojiye” gerek duyduğunda kapısını çaldığı Muharrem İnce’nin geçmiş yıllarda mecliste “şiir okur gibi” yaptığı konuşmalarını anımsadım…


Günlerce konuşulur, günlerce sosyal medyada yer bulurdu…


“İktidarın” hiç de sevmediği bir “muhalefetti” bu!


Konuşmasında beceriksiz/ dolaşık/ karmaşık/ zamansız çıkış diye adlandırılacak bir durum da yoktu, üstelik yalnız “muhalefeti” değil, yer yer “iktidar” milletvekillerinin arasında bulunan isimlerden bazılarını da etkiliyordu! Yalan/ yanlış diyemiyorlardı! Meclis kürsüsünde, biraz önce sokakta/ pazarda karşılaştıklarını anlatıyordu…


Herkes suskun, herkes iyi birer izleyici…


***


Yurttaşın/ seçmenin “vekil” olarak belirlediğinden istediği kavga/ polemik/ beceriksizlik değil, beklediği tutarlılık/ sorunları belirleme/ anlaşılır bir dille anlatma çabası…


“İktidar” yurttaşın yaşadıklarını yok sayarken, “muhalefetin” bunları anlaşılır biçimde anlatmak yerine “polemiklere” dayalı söylemi seçmesi “beceriksizlik” olarak tanımlanır!


Bu ülkenin bakanı “yoksulluk sorunun çözdük” diyor, bir diğer bakanı protestocu “öğrenciler terörist” diyor, bir başka bakan Ziraat Bankası’nın “iç edilmesine” sessiz kalıyor, bir başka bakan emekliye/ asgari ücretliye verilen aylığı yeterli buluyor, bir başka bakan çiftçilerin topraktan uzaklaşmasına neden oluyor, bir başka bakan eğitimi “eğitmemeye” kurguluyor, bir başka bakan…


Yurttaş şunu söylüyordu:


“Alım gücümüz çok düştü. Resmen soyulduk…”


Sonuna dek haklı; yurttaşın alım gücü her gün biraz daha eriyor, sayılmış üç-beş kişi el üstünde tutuluyor; yollar, köprüler, betondan yapılar için eldekiler harcanıyor!


Yurttaşın ikinci saptaması:


“İkinci bir alternatif göremiyorum. Ülkeyi yönetebilecek başkası yok bence. Olanı da harcıyorlar zaten!”


Demek ki “muhalefetin” beceriksizliği/ dolaşıklığı/ karmaşıklığı/ zamansız çıkışı “iktidara” yarıyor; olan da yurttaşa oluyor!


Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.9° / 14.2°