Mülteciler Değil, Tarım İşçileri Yaşıyor
Manşet Haber 30.05.2016 03:32:04 0

Mülteciler Değil, Tarım İşçileri Yaşıyor

Mülteciler Değil, Tarım İşçileri Yaşıyor

İsmail BAŞKAN-www.adanaulus.com

 

ismail_gurselGüneydoğu’dan Çukurova’nın bereketli topraklarına karın tokluğuna gelen  gezici tarım işçilerinin kaldığı çadırlarda dram var. Bu çadırlarda mülteciler değil, gezici tarım işçileri yaşıyor.gursel_tarimm

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin Adana İl Başkanı Ayhan Barut, eski Milletvekili Ali Demirçalı, milletvekili adayları Murat Öztanrıöver, Yüreğir İlçe Başkanı İsmet Yüksel, il ve ilçe yöneticileri ile Yüreğir ve Karatş ilçesinin köylerini gezdi. Gürsel Tekin, şafak sökerken Adana'da mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı çadırları ziyaret etti. Karataş İlçesinin Doğankent, Solaklı, Yunusoğlu, Çotlu ve Düzce  Mahallelerinde çadırlarda yaşayan gezici tarım işçilerini ziyaret eden CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin ve CHP Adana İl Başkanı Ayhan Barut sorunlarını dinleti. Tarım işçilerinin yaşadığı çadırlardaki manzaraların hiç değişmediğine dikkat çeken Tekin şöyle konuştu:gursel_tarim_adana_isci (6) gursel_tarim_adana_isci (5) gursel_tarim_adana_isci (4)gursel_tarim_adana_isci (2)gursel_tarim_adana_isci gursel_suriyeli gursel_koylu gursel_tarim_adana_isci (12) gursel_tarim_adana_isci (14)
'Buradaki insanların hangi dramatik çerçeve içerisinde çalıştığını görmüş olsalar, buna göre yapılacak ne var mesela diyecekler. Çocuklar hasta olduğunda nereye gidecek, hangi imkanlardan faydalanacak? Tarım işçileri en fazla 90 gün çalışıyor. Yani ortalama 45 lira, 50 lira olarak hesaplarsanız yılda 4 bin 500 lira ücretle bu insanlar çalışacak. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre açlık sınırının çok çok ötesinde bu. Yeni Başbakan'a çağrıda bulunmak istiyorum. Gelin bu bölünmüş aileleri birleştirelim. Eyvallah bölünmüş yollar yaptınız ama aileleri bölmeyin.'gursel_tarim_adana_isci (4)
Yoksulların milli gelirden aldığı payın yüzde 6 olduğunu belirten Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Yoksul ailelerin yüzde 20'si verilere göre milli gelirden aldığı pay yüzde 6'dır. Zenginler, siyasetçiler, kamu yöneticilerinin aldığı pay yüzde 49. Allah hiç kimsenin evine, ocağına ateş düşürmesin, onların da ocağına ateş düşsün istemiyorum elbette olmamalı ama kerpiçli evlere her gün şehit ateşi düşerken, yoksul ailelerin evine ateş düşerken devletin tüm nimetlerinden faydalanan bu kesimin hiçbir mağduriyetinin olmamasını da altını çizerek söylüyorum. Oy verdiğinizde kendinizi gözden geçirin.'gursel_tarim_adana_isci (8)

İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, tarım işçilerinin yaşadığı çadırlara yaptığı ziyaretinde karşılaştığı altyapı ve sağlık sorunları nedeniyle yetkililere çağrıda bulunarak şartların iyileştirilmesini istedi. Tekin, Meclis'e sundukları 'aile sigortası' kanun teklifine yönelik Başbakan Binali Yıldırım'a da çağrıda bulunarak, 'Gelin bu bölünmüş aileleri birleştirelim' dedi.
Gürsel Tekin’in Adana ziyaretinde bir başka neder dönemde Çotlu Köyü merasına 18 bin kişilik mülteci kampı kurulmasına tepki göstererek köylülerle burada miting düzenlemişti. Çotlu Köylüleri mülteci kampının kurulmamasında en büyük desteği veren Gürsel Tekin’i bu kez misafir etti. Çotlu Mahallesi Muhtarı Kadir  Kuyumcu, İl Başkanı Ayhan Barut, Murat Öztanrıöver’in desteklerini unutamayacaklarının altını çizdi.DSC_4900 (1) DSC_4894

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, Çotlu Mahallesinde vatandaşlarla sohbet etti.gursel_tarim_adana_isci (9)

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°