MUSTAFA ÇAY FETÖ’DEN BERAAT ETTİ
SİYASET 3.03.2018 22:44:37 0

MUSTAFA ÇAY FETÖ’DEN BERAAT ETTİ

MUSTAFA ÇAY FETÖ’DEN BERAAT ETTİ

Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçundan hakkında 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılması istemiyle dava açılan görevinden uzaklaştırılan Adana’nın Pozantı İlçe Belediye Başkanı MHP’li Mustafa Çay ile ağabeyi Nurettin Çay beraat etti.
GÜNAYDIN ADANA GAZETESİ’nden Neşet Karadağ’ın haberine göre, Adana 11. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) gereği görevden alınan tutuksuz Mustafa Çay ile ağabeyi Nurettin Çay ve avukatları katıldı. Dava dosyasında araştırılacak husus kalmaması üzerine duruşma savcısı esas hakkındaki mütalaasını verdi. Savcı, mütalaasında, Çay ve ağabeyinin ‘Silahlı Terör Örgütü Üyesi’ olmamakla birlikte ‘örgüte maddi yardım sağlamak’ suçundan cezalandırılmalarını istedi. Çay’ın avukatları yaptıkları savunmalarda, mütalaayı kabul etmeyerek, müvekkilleri Mustafa Çay’a akaryakıt kaçakçısı bir petrol istasyonu sahibi tarafından kumpas kurulduğunu iddia etti. Çay’ın makamında çıkan Fetullah Gülen’e ait kitap, kitabın içinden çıkan 1 ABD Dolar ve himmet listesinin ise akaryakıt kaçakçısı ile irtibatlı olan ve belediyede arama yapan komiser yardımcısı tarafından konulduğunu belirten avukatlar, “Mustafa Çay’a kurulan bu tezgah maalesef tutmamıştır. Kitapta, dolarda ve himmet listesinde kimsenin parmak izi çıkmamıştır. Sadece aramaya katılmayan bir polis memurunun parmak izi çıkmıştır. Listedeki isimler toplantı yapıldığı belirtilen tarihte bir araya bile gelmemiştir. Yapılanların tezgah olduğu ortaya çıkmıştır” diyerek sanıkların beraatlerini istediler.
Son savunması sorulan Mustafa Çay, mütalaaya katılmadığını söyledi. 18 yıl boyunca emniyette terörle mücadelede görev yaptığını belirten Çay, “Beni tutuklatmak için kumpas kurdular. Ben hiçbir zaman bu örgütün yanından geçmiş değilim. Vatan sevdalısıyım. Suçlamaları hakaret sayıyorum” diyerek beraatini istedi. Çay’ın ağabeyi Nurettin Çay da, suçlamaları kabul etmeyip beraatini talep etti.
Mahkeme heyeti, kısa bir ara verdikten sonra kararını açıkladı. Mahkeme Başkanı, kendisinin karşı oyu ile sanıklar Mustafa Çay ve ağabeyi Nurettin Çay’ın oy çokluğuyla beraatine karar verildiğini belirtti.
Duruşma sonrası gazetecilerin sorularını cevaplayan Çay, “18 yıl bu ülkeye, terörle mücadeleye hizmet etmiş bir insandan terörist olamayacağını söylemiştim. 20 aydır süren bu hukuksuzluk yine adalet mülkün temeline uygun şekilde gerçekleşti. Halen bu ülkede adalet olduğunu, tecellisini gördük. Bu hususta ilk günden bugüne kadar ‘Pozantılı’nın çayı da kanı da temizdir’ diyen Pozantı halkına öncelikle teşekkür ediyorum. Bu süreçte bana katkı verenlere teşekkür ediyorum. Biz kaldığımız yerden yolumuza devam ediyoruz. ‘Bir Pozantı sevdalısı dedik’. Bir Pozantı sevdalısı olarak yargılandık, ama sevdamızı yine hizmetimizle bu halka ödeyeceğiz. Ne mutlu Türküm diyene” dedi.( http://www.gunaydingazetesi.com.tr/cay-feto-den-beraat-etti/81200/)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°