MÜTAŞERİK OTORİTERYENİZME KARŞI BOŞ BELEŞ LİBERALİZM DEĞİL NİTELİKLİ EĞİTİM VE EKONOMİPOLİTİK
Manşet Haber 19.05.2023 14:30:30 0

MÜTAŞERİK OTORİTERYENİZME KARŞI BOŞ BELEŞ LİBERALİZM DEĞİL NİTELİKLİ EĞİTİM VE EKONOMİPOLİTİK

MÜTAŞERİK OTORİTERYENİZME KARŞI BOŞ BELEŞ LİBERALİZM DEĞİL NİTELİKLİ EĞİTİM VE EKONOMİPOLİTİK


“Büyük lokma ye ama büyük söz söyleme” diye söz var da bilim ve felsefenin işi küçük lokmaları birleştirip büyük resmi göstermek, teori yapmak, işin ilkesini yasasını eğilimini bulmaya çalışmak, en azından tartışmaktır.





MÜTAŞERİK OTORİTERYENİZMİN KAMUYU ‘SİVİLLEŞME’ ALTINDA TASFİYESİ





 Türkiye’de uzun süredir, Nihal Atsızlardan, Necip Fazıllardan başlayarak nemacılığa, nepotizme dayalı, dallama lümpen bir milliyetçilik ve dincilik içten içe hepimizi yiyip bitiriyordu. DP, AP, 1.MC, 2.MC, 12 Eylül, ANAP, DYP derken en olgun haliyle AKP tefeci bezirgan bloku işi MÜTAŞERİK otoriteryenizme (müteahhit, taşeron, tarikatçı, şeriatçı şerikliğine) vardırdı.





Kapitalizmin; küreselleşme evresinde Türkiye ve Müslüman nüfusu yoğun ülkelerdeki çevre formu MÜTAŞERİK otoriteryenizm oldu. Ilımlı İslam bunun biraz daha peyzajlanmış hali, diğer bir adı idi.





MÜTAŞERİK otoriteryenizmin ekonomi politiği nemacılık, müteahhit+taşeron üzerinden, adam kayırmacılığı üzerinden, dini vakıflar etrafında oluşan para pul döngüsü üzerinden taraf toplarken meşruiyet kaynağı dallama milliyetçiliği ve dallama dinciliğidir. Dallamada kasıt kolay nemaya ulaşma üzerine, milliyetçi ve dinci ciddi bir görüş veya temellendirmeye bile dayanmadan hazır alandan saygınlık, para, etki-nüfuz bulmadır. Bu tür; bol bol dal oluşturmaya dayanmaktadır, dallama milliyetçilik ve dallama dincilik dallama üzerinden yayılım alanı oluşturmaktadır.





MÜTAŞERİK otoriteryenizmde bürokratik ve askeri otoriteler değil parti, müteahhit, taşeron, tarikatlar, dini ve milliyetçi akımlar öne çıkarılır, devlet/kamu kaynakları da onlara ve onlar üzerinden aktarılır.





Bizans ve Osmanlı bile en çok bu tür aracı, paralel örgütlenmelerle uğraşmıştı, T. Timur Hoca’nın altını çizdiği gibi Bizans da Osmanlı da doğrudan merkezi devlete/padişahlığa bağlı Yörük ve köylülüğü daha çok tercih ediyordu, din-tekke-tarikat-loncalar her zaman sorun kaynağı olmuştu. Celali isyanları bile bununla ilgili sayılabilirdi.





1945’lerden bu yana devletin ve kamunun yetki ve sorumlulukları, neomuhafazakar bir içerik değişimi ile “sivilleşme” konseptine taşındı. Vesayete karşı sivil idare dedikleri MÜTAŞERİK otoriteryenizmin inşası idi. AKP bunun en olgun timsali sayılır. Deprem bölgesinde tüm hatalarına, acılara ve ölümlere rağmen kamu gücü ve kaynaklarını parti-müteahhit-taşeron-tarikat üzerinden dağıtması oyunu korumasının önemli bir ayağıdır.





Buna karşı Millet İttifakı farklı alternatif inandırıcı bir program sunamıyor. Çünkü liberalizmin mevcut spekülatif nemacı düzensiz halini en iyi AKP temsil ediyor, buna karşı liberal anlayışla içerikli seçenek oluşturmak zaten baştan eşyanın tabiatına aykırı bulunuyor.





MÜTAŞERİK otoriteryenizmin seçeneği boş beleş liberalizm ile boş beleş milliyetçilik ve dincilik değildir.





BOŞ KÜME: EN GENİŞ KÜMEDİR, ÇERÇEVESİ UZLAŞIM VE LİBERALİZM





Hiçlik varlığı kapsar mı bilmiyorum ama beş tümelin en tümeli hem her şeyi içerip hem hiçbir şey söylemeyen bir geniş kümeyle başlıyor. Somut varolanlardan, tekillerden, somut bir karşılığı olan türlerden daha geniş cinslere doğru geçildikçe içerik boşalıyor, içerik boşalırken genellik artıyor.





Altısı, yedisi, sekizi fark etmiyor, çoğaldıkça çoğulculuktan da uzaklaşma başlıyor. Her bir dahil olanla uzlaşacağım diye içerikten vermeye başlıyor. İçerikten verdikçe içeriksizleşiyor.





Altılı masa, elbette çeşitli programlar da sunmaya çalıştı, binlerce madde önemsiz değil, ama birbiriyle örtüşmeyen, sonuçta da daha çok liberalizme varan uzlaşımlar manzumesine dönüştü. Bu bir çare değil maalesef, halkın hiç de yararına değil.





MİLLET İTTİFAKININ PROGRAMI: ORTA ÜST SINIFLARA HAREKET ALANI YARATMA





Halk dalkavukluğu değil de halkın nitelikli dönüşüm ve gelişimi için ne öneriliyor, Millet İttifakının programında bunlar liberal çerçeveye sıkıştı. Liberalizm zaten insana fazla bir şey sunamıyor, elinde bir miktar sermayesi olan orta üst sınıflara hitap etmekle sınırlı kalıyor.





Bir miktar liberal özgürlükler için bile halkın yarısı oy verdi. O oylara bile yeterince sahip çıkılamadı.





SANDIKTA İKTİDAR OLMA: 24 SAAT UZUN SÜREDİR, TEMAS ÖNEMLİDİR, ERDOĞAN CUMHURBAŞKANLIĞINI KAYBEDEBİLİR





Seçimin galibi yok ama mağlubu çok desem benim için en iyi özeti bu oluşturuyor. Erdoğan kaybediyor, Kılıçdaroğlu kaybediyor. Kaybedenlerden biri cumhurbaşkanı olacak. Bu kişi Kılıçdaroğlu da olabilir.





Dostlarla konuşmalarımızdan çıkardığım birkaç noktanın altını çizmekte yarar olabilir.





Seçmenin yüzde 10’u kadar bir kısmında oy davranışı son birkaç güne taşınıyor. Kim daha çok temasa geçerse son birkaç günde yüzde 2-3 oyu kendine döndürebiliyor.





Seçim aynı zamanda sandık başında kazanılıyor maalesef. Sandık başlarında da yüzde 1-2 oy kazanılabiliyor. İkisi toplanırsa yüzde 4-5 eder.





İÇERİKLİ NİTELİKLİ PROGRAMLAR KAÇTI, İNSANLAR ÖNÜNÜ GÖRMEK İSTİYOR, EN AZINDAN KADROLARIN AÇIKLANMASI GÜVEN VEREBİLİR





Arada 8-9 gün kalmış olsa da, milletvekillikleri çok iyi oluşmasa da, yine de en esaslı olanı “içerikli” nitelikli samimi güven verici programlar ve kadrolardır.





Programlar geçti ama üç beş noktanın altı çok güçlü bir şekilde yine de çizilebilir.





Nitelikli eğitim, okul ve üniversite; gençlere gelecek; ailelere çocuklarının geleceğini kurtarma; herkese özgür bir yaşa biçimi; emeklilere emeklilik haklarını koruyarak aktif üretken kalabilecekleri bir program, yolsuzluk ve kayırmacılğa karşı açıklık ve liyakat, kadınlara çalışma olanağı ve özgürlük güvencesi, çalışanlara saygın bir iş ortamı ve daha iyi özlükler, üretimin artırılması… Bunlar daha uzatılabilir ama özellikle anne babalara çocukları/gençleri için doğru düzgün şeyler söylemek gerekir.





Şu anda en etkili olacak şey ise kadroların açıklanmasıdır. Ekonomi kadrosu eksiği ile fazlası ile açıklanmıştı. Bunun tanıtımlarda öne çıkarılması gerekiyor. Buna ek olarak pazar-pazartesi’ye kadar özellikle MEB, YÖK, savunma, dış işleri, iç işleri… kadrolarının veya kurulların olabildiğince iyi bir şekilde belirlenip kamuoyuyla paylaşılması artı olacaktır. Seçmen önünü görememekten, güvensizlikten muzdarip, kadrolar bu güven duygusu için olumlu olacaktır.





UZUN ERİM: METAŞERİK OTORİTERYENİZMİN ÇARESİ ÖZGÜRLÜK, EŞİTLİK, BİLİM, ÜRETİM, KARDEŞLİK





MÜTAŞEREK otoriteryenizmin çaresi liberalizm, kapitalizm, AB/D veya küreselleşme değil kafalardan başlayarak özgürlük, eşitlik, bilim, felsefe, sanat, üretim, kardeşliktir. Yeter ki istensin.



Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.9° / 14.2°