Narlı, prematüre bebekleri buluşturdu
Manşet Haber 26.11.2012 04:15:22 0

Narlı, prematüre bebekleri buluşturdu

Narlı, prematüre bebekleri buluşturdu

Prematüre doğup hayata tutunmayı başaran çocuklar, aileleri ve doktorlarla bir araya gelerek gönüllerince eğlendi.

Erken doğan 30 çocuk hep birlikte pasta kesip müzik eşliğinde dans ederek animatörler eşliğinde keyifli anlar yaşadı. Özel hastanedeki etkinlikte prematüre çocukların coşkusuna ortak olan Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Neonatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi ve Özel Adana Metro Hastanesi Yenidoğan Ünitesi Sorumlusu Prof. Dr. Nejat Narlı, 'Türkiye’de her yıl doğan 1 milyon 250 bin bebekten 125 bini prematüre dünyaya geliyor. Yaşatabildiğimiz bebeklerin gülümsemesini görmek en büyük mutluluğumuz' dedi.

500 gramdoğan her 5 bebekten birinin hayatını kaybettiğini, doğum ağırlığı azaldıkça ölüm oranının artabildiğini kaydeden Prof. Dr. Nejat Narlı şöyle konuştu:

'Hastane olarak her yıl 600 prematüre bebeğe, anne karnındaki koşulları yaratmaya çalışıyoruz. Kuvöz sadece çocuğun yatağıdır. Önemli olan kuvöz içindeki bebeğin bakımıdır. Bazen çok sorunlu bebeklere 1 hemşire veriyoruz. 24 saat boyunca her şeyini gözlemliyoruz. Bebeğin çıkardığı çişinin ne kadar olduğuna kadar kontrol altında tutuyoruz. Ne kadar gıda, sıvı alıyor, hepsini kontrol altında tutuyoruz. Çok küçük bebeklerin canlandırma işlemi daha doğum gerçekleşmeden anne karnındayken başlıyor.'

Prematüre bebeklerde sağ kalma çabasıyla birlikte sakat kalma olasılığını en aza indirgenmeye çalışıldığını belirten Prof. Dr. Narlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Prematüre doğma ihtimali olan bebek, anne karnındayken bazı ilaçlar verilmeye başlanıyor. İlaçlar sayesinde bebeğin akciğeri gelişiyor. İlaçlar en fazla 30- 34 haftalık doğan bebeklerde yarar sağlıyor. Erken doğan bebeklerde doğum odasında yaşamının ilk dakikalarında yapılan uygun basınçla verilen oksijen yoğunluğu, akciğeri geliştirecek ilacın direkt akciğerin içine verilmesinin tedavide çok büyük önemi var. Bu bebeklerin yakın takibi çok önemlidir. Dikkat edilmezse bu bebeklerde sakat kalma ihtimali yüksektir. Ancak bazen prematüre doğan birçok bebek yaşama tutunarak normal bebeklerden çok daha zeki ve hareketli olabiliyor.'

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°