Nasıl Bir Anayasa İstiyorsunuz
Manşet Haber 11.04.2016 11:41:09 0

Nasıl Bir Anayasa İstiyorsunuz

Nasıl Bir Anayasa İstiyorsunuz

Adana Barosu Başkanlığı, meslektaşlarına nasıl bir anayasa istedikleri sorusunu sordu.

Yapılan yazılı açıklamada, devletin temel organlarını, organların işleyişini, birey-yurttaşın temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen ve bir toplumsal uzlaşma belgesi olan Anayasa, yine gündemdeki yerini korumaya devam ettiği belirtildi.

adana_barosu_logoAynı açıklamada, siyasi iktidar; tek kanallı, dayatmacı yeni anayasa arayışlarını sürdürmekte, katılımcı, uzlaşmacı ve müzakere sürecinden geçecek, her aşamasında yurttaşın olduğu bir anayasa yapım sürecini siyasi partilere, demokratik kitle örgütlerine, üniversitelere ve yurttaşa açamadığına vurgu yapıldı.

Adana Baro Başkanlığı’nın meslektaşlarına yönelik Anayasalar, siyasi iktidarı kısıtlayıp, bireyin temel hak ve özgürlüklerini genişletip, güvence altına aldığına göre;

*Yurttaş yeni anaysa hakkında ne düşünmektedir?

*Türkiye'de yeni bir anayasa yapılmasına ihtiyaç var  mıdır?

*Yeni anayasa yapmanın ülkede koşulları var mıdır?

*Yeni anayasa yapımında hangi yöntem ya da yöntemler izlenmelidir?

*Yeni anayasada hangi konular ele alınmalı, düzenlenmelidir?

*Sorun ; anayasada mı? yoksa uygulayıcılarda mıdır?

sorularının cevaplarını adanabarosu@adanabarosu.org.tr adresine iletmeleri talep edildi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

35.8° / 20.3°