Nazım ve Soner

Nazım ve Soner

Siyasette, yerel yönetimlerde, oda, dernek ve diğer sivil toplum örgütlerinde fikir, proje ve vizyon sahibi gençlerin artmasını istedik hep. Biz böyle davranırken kimileri de istiyormuş gibi göründü. Genç beyinlerden ürkenler, etkinliklerini kaybetmemek için kırk takla atanlar, gençleşme sürecini baltalamaya çalışanlar oldu. Kimler olduğu çok önemli değil. Yaptıkları sığlığı hırslarına verelim.

Gelin isterseniz iki proje adamından, ufku açıktan ve ileriyi görebilen genç yeteneklerden bahsedelim. Her ne kadar genç kotasına girmeseler de henüz yolun yarısına bile gelmemiş olmaları tam anlamıyla genç olduklarını gösteriyor. Hele ki bizim ülkemizde siyaset dendiğinde 50-55 yaş üstü adamlar akla gelince şimdi bahsedeceğim 32 ve 34 yaşlarındaki iki ismin genç olduğuna kimsenin itirazı olmayacaktır sanırım.

 

Birincisi NAZIM BİÇER...

34 yaşında. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Adana İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri. Yani TMMOB'ye bağlı Adana'daki 14 mimar ve mühendis odalarının sözcüsü. İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Adana Şube Yönetim Kurulu Üyesi. Sadece Adana'da değil tüm Türkiye'de saygınlığı ve mesleki deneyimleriyle öne çıkan İMO Şube Başkanı Abdullah Bakır'ın deyimiyle pırıl pırıl bir genç. Yaşadığımız şehirde kentsel dönüşüm adı altında şehircilik yerine betonlaşma yapılmaması için çağrıda bulunuyor. 'Şehircilik yeniden yazılıyor' diyenlerin yaygara koparmamasını istiyor. Kentsel dönüşümün aynı bölgede ekonomik, demografik, sosyal, kültürel, fiziksel ve tarihsel yapının korunarak ve depreme dayanıklı konutlar üretilerek yapılması gerektiğinin altını çiziyor. Taşı taşın üstüne koymayla kentsel dönüşümün masaldan öteye gitmeyeceğini iyi biliyor. Çağrılarına uygun hareket eden Biçer, kendi şirketinde küçük küçük örnek evler de yapıyor. Yani, Nazım, kentin gelişimine katkı koymaya çalışıyor.

 

İkinci isme geliyoruz... SONER ANAFARTA...

CHP'nin 24. Dönem Adana Milletvekili adayı. İngilizce İşletme Fakültesi mezunu. PR - Reklam - Propaganda - Organizasyon ve Bilişim uzmanı. Adana'nın bağrından kopan 32 yaşındaki Soner, Türkiye'de son yıllarda adı sıkça duyulan Mobilboard (gezici reklam) isimli uygulama ile birlikte 3 patentli buluşu hayata geçiren bir isim. Advantage Finanz programıyla Marketing (Satış ve Pazarlama) üzerine iki yıl eğitim için Almanya-Berlin'e giden Soner, ayrıca Berlin'de bu dönemde Hartnack Schule'de Almanca dil eğitimi de aldı. Advantage Finaz'da eğitimini devam ettirirken Almanya'nın en köklü firmalarından Yello Strom'da staj yaptı. Eğitimini Almanya'nın en iyi notu olan 1,0 ortalama ile bitirdi. Almanya'da kaldığı süre boyunca Avrupa siyaseti, ekonomisi, sanayisi, eğitimi konularını bilinçli olarak izleme fırsatı yakaladı.

Dahası da var ama biz uzatmayalım. Soner şimdi doğduğu büyüdüğü Seyhan ilçesine hizmet için kolları sıvadı. 11 Ekim Perşembe günü saat 11.00'da CHP İl Başkanlığı'nda Seyhanlı'nın huzuruna 11 projeyle çıkacak. Aday olması durumunda 11 projeyi en az 4 katına çıkaracağını düşünüyorum. Soner Anafarta da Nazım Biçer gibi kentsel dönüşümün halkın ikamet ettiği yerlerin doğal yapısının korunarak gerçekleştirilmesi gerektiğini söylüyor. Aklın yolu bir. Bahçeli, ferah evlerinde oturan insanları üst üste sıralanmış beton bloklarda yaşamaya zorlamanın anlamsızlığını vurguluyor Soner... Belediyeciliğin katılımcı, çoğulcu bir mantıkla yürütülmemesi halinde her işin ele yüze bulaştırılacağını ısrarla vurguluyor. Soner bu sözleri söyleyince, Barış ve İsmetpaşa mahallesindeki halkın gün aşırı Seyhan Belediyesi önünde yaptığı eylemleri hatırlıyorum şimdi...

TOKİ'nin uygulamalarına hiç girmiyorum. Aslında bir TOKİ mağduru olarak 6 yıl önce 43 bin liraya imza attığım 2+1 ev için ödediğim onca paraya rağmen şimdi borcumun nasıl 45 bin lira civarında olduğunu uzun uzadıya anlatmam gerekiyor ya... Neyse; şimdi kimsenin kafasını karıştırma gibi bir niyetim yok.

Madem ki gençlerden bahsediyoruz. Madem ki artık yeni yüzler arıyoruz. Madem ki Adana'dan beyin göçü verdiğimiz için kahrediyoruz. Üstelik Soner, Ankara'daki şirketi aracılığıyla tüm Türkiye'ye ve oradan da uluslararası piyasaya ulaşan bir isim. Doğup büyüdüğü kente hizmeti ilke edinip Seyhan'a belediye başkan aday adayı olmuş. Daha ne yapsın...

İşte; Nazım ve Soner...

Yollarını açın. Samimi olun...

Bırakın gençler gelsin...

İyi haftalar...

adanaulus

6.10.2012 15:16:25

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI