Nöbetçi  Eczaneleri öğrenme kolaylığı
Manşet Haber 12.02.2013 14:16:46 0

Nöbetçi Eczaneleri öğrenme kolaylığı

Nöbetçi Eczaneleri öğrenme kolaylığı

Vatandaşlar, nöbetçi eczaneleri Eczacı Odası ve Büyükşehir Belediyesi işbirliği ile kentin değişik semtlerine astıkları
totemlerden de öğrenebilecekleri açıklandı.
eczacı_totemAdana Eczacı Odası Genel Sekreteri Mürsel Yalbuzdağ , vatandaşlarımızın, nöbetçi eczaneleri, eczanelerdeki asılı nöbetçi
çizelgeleri ve 11880-11818 numaraların dışında bundan böyle görsel olarak da trafikte seyrederken öğrenebileceklerini söyledi.
Mursel Yalbuzdağ, Adana Eczacı Odası olarak Adana Büyükşehir Belediyesi ile birlikte şehrin yoğun trafiği olan belirli bölgelerine nöbetçi eczaneleri gösterir totemlerin kurulması için protokol imzaladıklarını belirterek, 2Totomlerin ilki Mustafa Kemal Paşa Bulvarı, Kasım Gülek Köprüsü girişine konuldu. Artık vatandaşlarımız Seyhan ve Çukurova İlçesi’ndeki nöbetçi eczanelere, adres ve telefonlarına buradan ulaşabilecekler. 7 gün 24 saat çalışacak sistem
ile vatandaşlarımız nöbetçi eczanelere bu şekilde de daha rahat ulaşacaklar.” dedi.
Adana Eczacı Odası olarak, hastalarımızın ilaca rahat ulaşımı için her türlü tedbiri almaya devam ettiklerini  ifade eden Eczacı Odası Şube Sekreteri Yalbuzdağ, “Vatandaşlarımızın işlerini kolaylaştırmayı amaçlıyoruz. Nöbetçi eczane gösterir totemlerden Yüreğir ve Çukurova ilçelerimize de konularak, Adana Merkezi’nde nöbetçi eczaneler kolaylıkla öğrenilebilecek.” şeklinde konuştu

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°