NÜFUSUN YAŞLANMASI PERFÜZYONIST İHTİYACINI ARTIRACAK!
SAĞLIK 20.08.2021 15:05:52 0

NÜFUSUN YAŞLANMASI PERFÜZYONIST İHTİYACINI ARTIRACAK!

NÜFUSUN YAŞLANMASI PERFÜZYONIST İHTİYACINI ARTIRACAK!

Uzmanlar, nüfusun yaşlanacak olması nedeniyle kalp ve damar hastalıklardan kaynaklı ölümlerin 400 bin seviyesine ulaşacağına dikkat çekiyor. Bu durum, donanımlı sağlık personeline olan ihtiyacın artacağını gösteriyor. Perfüzyonistler de ihtiyaç duyulacak meslek gruplarından biri. 2011 yılında meslek tanımının yapılmasına rağmen alanın az bilindiğine dikkat çeken çeken uzmanlar, bu alanda yetişenlerin yapay kalp teknolojilerinde, kalp-akciğer nakil ünitelerinde ve organ korumasının yapılacağı her türlü cerrahide görev alabileceğini belirtiyor.
Üsküdar Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Perfüzyon Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Zehra Akgün, Türkiye’de az bilinen perfüzyonist mesleği hakkında değerlendirmelerde bulundu.
2011 yılındaki kanun ile meslek tanımı yapıldı
Perfüzyonistliğin çok bilinen bir meslek olmadığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Zehra Akgün, “26 Nisan 2011 yılında resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6225 sayılı kanun ile perfüzyonist mesleğinin tanımının yapıldı. Kanunun çıkmasına karşın zorunlu kılınan nitelikte eğitimi almış mezun perfüzyonistlerin olmamasının bu bölümün öncelikle açılmasında etkili olduğunu söyleyebiliriz. Kanun ile perfüzyonistlerin kalp akciğer makinesini kullanarak beden dışı kan dolaşımını yöneten meslek mensupları oldukları belirtildi. Bu program mekanik kalp destek cihazlarının yönetiminde, yapay kalp teknolojilerinde, kalp-akciğer nakil ünitelerinde, organ korumasının yapılacağı her tür cerrahide, izole organ kemoterapisinde görev alabilecek seviyede teorik ve pratik donanıma sahip insan gücünün yetişmesini sağlayacaktır.” dedi.
Yapıcı ve yaratıcı bireylerin yetişmesi amaçlanıyor
Perfüzyon lisans eğitimi ile yapıcı, yaratıcı, eleştirici düşünme yeteneğine sahip, edindiği bilgi ve becerileri klinik uygulamalarda kullanabilen, bilim ve teknoloji arasındaki ilişkiyi kurabilen bireyler yetiştirmenin amaçlandığını ifade eden Akgün, “Perfüzyon öğrenimi, öğrencilerin yapacakları çalışmalarla bilgiye kendilerinin ulaşmalarını, edindikleri bilgileri analiz edebilmeleri, bu bilgilerden yaratıcı yönlerini geliştirerek, yararlanabilmelerini ve doğru kararlar verebilmelerini sağlamalı. Bu kapsamda, perfüzyonla ilgili bilgilerin seviyesi ve yeterlilik düzeyinin son derece önemli olduğundan bahsedebiliriz.” diye konuştu.
Önümüzdeki yıllarda perfüzyonist ihtiyacı artacaktır
Dr. Öğr. Üyesi Zehra Akgün, dünyada ve Türkiye’de ölüm nedenlerinin başında kalp ve damar hastalıklarının geldiğini hatırlatarak sözlerine şöyle devam etti:
“Dünyada yılda 17 milyon, Avrupa Birliği’nde yılda 2 milyon, Türkiye’de ise 200 bin dolayında kişi kalp ve damar hastalıklarına bağlı nedenlerden kaynaklı hayatını kaybediyor. Türkiye’de genç nüfus yapısına karşın ölümlerin yüksek oranda görülmesi, önümüzdeki yıllarda nüfusun yaşlanması ile birlikte daha yüksek boyutlara ulaşacağı tahmin ediliyor. Türkiye’de 65 yaş üzerindeki nüfus yaklaşık yüzde 5 kadarken önümüzdeki 10-15 yılda bunun iki katına çıkacağı, buna paralel olarak kalp ve damar hastalıklardan kaynaklı ölümlerin 2020 yılına doğru 400 bin dolayına yükseleceği öngörülüyor. Dolayısıyla bu alanda çalışan donanımlı sağlık personeline ihtiyaç artacaktır.”
Kamuda ve özel sağlık kuruluşlarında çalışabiliyorlar
Perfüzyon Bölümü lisans mezunlarının kalp ve damar cerrahisi bulunan kamu hastanelerinde, üniversite hastanelerinde, eğitim araştırma hastanelerinde, özel sağlık kuruluşlarında ve medikal sektörde görev yapabildiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Zehra Akgün, “Yaşam boyu öğrenmeye açık, pozitif yaklaşım göstererek takım arkadaşlarıyla uyum içinde çalışacak, problem çözme yeteneğine sahip, iletişim becerisi yüksek, sorunlara akılcı çözümler üretebilecek, mesleki yayınları ve teknolojiyi takip ederek bilimsel gelişimini canlı tutacak, uzun süre kapalı ortamda ve yoğun bakımda çalışabilecek, nöbet sistemine uyum sağlayacak, gerektiğinde kısa ve uzun mesafe transport işlemleri için seyahat edebilecek, etik kurallara saygılı ve hasta haklarına duyarlılık gösterecek adaylar bu bölümü tercih edebilir.” diye konuştu.
Perfüzyon Bölümü bilim insanlarının yetişmesinde rol alacak
Üsküdar Üniversitesi Perfüzyon Bölümü Lisans Programı’nın Türkiye’de bu alanda ihtiyaç duyulan perfüzyon uygulamalarının geliştirilmesinde rol alacağını ifade eden Akgün, “Güncel teknolojik gelişmeleri takip edecek ve alanında yetişecek insan gücü ile özellikle cerrahi alanda görev alan hekimlere ameliyat esnasında alanına teorik ve pratik olarak hakim personeller yetiştirilecek. Ülkemizde söz konusu alanda eğitimde mevcut problemlerin çözümü için akademik seviyede yapılacak araştırmalara da ihtiyaç duyuluyor. Bu program, alanda ihtiyaç duyulan bilim insanlarının yetiştirilmesinde önemli bir rol üstlenecektir.” dedi.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°