O SENE BU SENE DEĞİLMİŞ
Manşet Haber 31.07.2020 10:58:57 0

O SENE BU SENE DEĞİLMİŞ

O SENE BU SENE DEĞİLMİŞ


Oysa ne umutlarla gidilmişti Ankara Eryaman Stadı’na.





Çünkü, Adana Demirspor 1993-94 sezonunda Teknik Direktör Metin Türel yönetiminde Süper Lig’e çıkmıştı. Aynı yıl tekrar 1. Lig’e düştü Adana Demirspor…





Adana Demirspor’un yine Ankara’da Süper Lig’e yükselerek tarihi bir tekerrür yaşayacağımızı umut etmiştik…





Başkan Murat Sancak’tan tutun, yönetim kurulu üyelerine, teknik heyetinden tutun taraftarlarına, futbolcusundan tutun spor medyasına varana kadar herkes inanmıştı…









O sene bu sene diyordu herkes…





Adana kenetlenmişti…





Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Jülide Sarıeroğlu, Adana Milletvekilleri, Adana Valisi Süleyman Elban, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar Başkent Ankara’da Eryaman Stadı’nda Adana Demirspor’u yalnız bırakmamış ve protokoldaki yerlerini almışlardı…





Sanki Play-Off’larda kaybetmek Adana Demirspor’un kaderi olmuştu…





Bilmem kaçıncı kaybediş bizlerde sayısını unuttuk…





Yine de Başkan Murat Sancak’tan tutun yönetim kurulu üyelerinin, teknik heyetin, futbolcuların ve emeği geçen herkesin emeğine sağlık…





Noktalayacak olursak…





O sene bu sene değilmiş…



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°