Öğrencilerin okuldan uzaklaştırılmasına mahkeme engeli
Manşet Haber 1.10.2012 14:12:50 0

Öğrencilerin okuldan uzaklaştırılmasına mahkeme engeli

Öğrencilerin okuldan uzaklaştırılmasına mahkeme engeli

Adana(Ulus)--Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi’nden toplantı ve gösteri yaptıkları gerekçesiyle bir grup öğrenci okuldan uzaklaştırıldı. Hatay İdare Mahkemesi, öğrenci disiplin yönetmeliğinin hukuksal dayanaktan yoksun olduğuna karar verdi. Karar gerekçesine göre, öğrencilerin toplantı ve gösteri yapma hakkı var

HATAY-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi 21 Mayıs 2012 tarihinde bir grup öğrenciyi, kampus içerisinde toplantı ve gösteri yaptıkları gerekçesiyle, YÖK disiplin yönetmeliği uyarınca 64 öğrenci hakkında okuldan uzaklaştırma kararı aldı. Öğrenciler Av. Bülent Akbay aracılığı ile Hatay İdare Mahkemesi’ne yürütmenin durdurulması istemiyle dava açtı. Mahkeme verdiği kararın gerekçesinde öğrenci disiplin yönetmeliğini hukuksal dayanaktan yoksun buldu ve öğrencilerin toplantı ve gösteri yapma hakkı bulunduğu yönünde karar verdi.
Hatay Barosu’na kayıtlı Avukat Bülent Akbay, 39 öğrenci adına Hatay İdare Mahkemesi’ne öğrencilerin okuldan uzaklaşılmasına itiraz ederek yürütmenin durdurulmasını istedi. Mustafa Kemal Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü öğrencilerinin bir ay süreyle okuldan uzaklaştırılmasını görüşen Hatay İdare Mahkemesi kararın gerekçesinde “Öğrencilerin toplantı ve gösteri yapma hakkı vardır. Bu anayasal ve yasal bir hak olup yönetmelikle bu hak kısıtlanamaz. Bu hak aynı zamanda uluslararası hukukun koruduğu temel bir haktır. Bu hak demokrasinin vazgeçilmez prensiplerinden biridir.' denilerek Öğrenci disiplin yönetmeliğinin hukuksal dayanaklarını da ortadan kaldırdı.
Hatay İdare Mahkemesi kararında şöyle denildi:
“Davacının bir temel hak niteliğinde olan toplantı ve gösteri yürüyüşü yapma hakkını kullandığı, dosyadaki belgelere bakıldığında da davacının terör, şiddet, asayişi bozma gibi hareketlerle bu hakkı suistimal edici bir davranış içinde bulunmadığı, Anayasa, yasalar ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesine uygun biçimde kullanılan bir hakkın ise bir Yönetmelik kuralı ile suç addedilerek hem de davacıyı yine temel bir hak olan eğitim hakkından mahrum bıraktıracak şekilde bir uygulama yapılmasının da demokratik bir hukuk devletinde düşünülemeyeceği sonucuna varılmakla, davaya konu disiplin cezası işleminin bu yönüyle de hukuka uygun olmadığı anlaşılmıştır.
Diğer taraftan, Mahkememizce, davaya konu işlemin icrasının, yukarıda değinildiği üzere temel bir hak niteliğinde olan eğitim hakkını ihlal edeceği ve bu durumun da telafisi güç veya imkansız zararlara sebep olabileceği kanaatine varılmıştır.

Mustafa Kemal Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü öğrencilerini Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin 9/j ve 30/a maddeleri uyarınca bir ay süreyle okuldan uzaklaştırmış, Hatay Barosu Avukatlarından Bülent Akbay da Hatay İdare Mahkemesi’ne başvurarak yürütmenin durdurulması isteminde bulunmuştu.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°