ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ HERKES NEFESİNE VE YATAK ODASINA KADAR KAYDEDİLİYOR
Manşet Haber 29.12.2020 18:55:34 0

ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ HERKES NEFESİNE VE YATAK ODASINA KADAR KAYDEDİLİYOR

ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ HERKES NEFESİNE VE YATAK ODASINA KADAR KAYDEDİLİYOR

TBMM’de bütçe görüşmeleri vardı. MEB ve YÖK bütçeleri de görüşüldü.

Tutanaklara yansıdığı haliyle Türkiye’de okul öncesi, ortaöğretim, lise ve üniversitesiyle birlikte toplam 1 milyon 323 bin öğretmen ve öğretim elemanı; 25 milyon 296 bin 989 öğrenci bulunuyor. Diğer personel ve destek hizmetleriyle sayı daha da artıyor.

24 milyon 221 hane olduğu kabul edilirse, neredeyse her hanede asgari bir öğrenci bulunuyor.

HERKES İNTERNETTE, DİJİTAL ORTAMDA, EBA’DA
Bütçe görüşmelerinde Bakan Selçuk, Meclisteki konuşmasında; “EBA platformunun 1700’den fazla ders ve 40 binin üzerinde zenginleştirilmiş etkileşimli içerikle öğrencilerin kullanımına sunulduğunu; EBA’da konu ve kazanımlarla eşleştirilmiş videolu veya etkileşimli anlatımlar, alıştırmalar, özetler, infografikler, proje dokümanları, öğretmenlere özel içerikler, 5 binden fazla kitap ve 240 binden fazla sorunun şu an öğretmen ve öğrencilerin hizmetinde olduğunu, uzaktan eğitimin başladığı 23 Mart tarihinden bugüne kadar yaklaşık 12 milyar 249 milyon kez ziyaret edilen EBA platformunun, dünyada eğitim kategorisinde en fazla kullanılan eğitim sitesi olduğunu; canlı sınıf ve alternatif uygulamaların sisteme entegrasyonuyla EBA’da günlük yaklaşık 3 milyon ders yapabildiklerini; 150 bin civarında tablet dağıtıldığını, bilgisayar ve internet erişimi konusunda desteğe ihtiyacı olan öğrenciler için Türkiye genelinde 13 bin 900 salon hazırladıklarını, bunların her birinde asgari sekiz on bilgisayar olan EBA destek merkezleri bulunduğunu, 162 mobil EBA destek aracının da hizmet verdiğini dünyada öğretmen ve öğrencilerin en fazla kullandığı sitenin EBA olduğunu” ifade etti.Aynı şekilde tüm üniversitelerde uzaktan dijital öğretim sürdürülmektedir.Uzaktan dijital öğretimin okul ve üniversite olmadığını, pek çok sakıncasını anlatmaya çalışıyorum. Bugün dijital ortamdaki ders ve sınavların farklı sonuçlarıyla ilgili Harvard Üniversitesinin okunması için link verdiği birkaç değerlendirmeye, çok özet olarak yer vereceğim.

5 BÜYÜK ŞİRKET YATAK ODASINA KADAR KAYDEDİYOR
Dijital hizmetlerin hemen tamamı baş harfleriyle GAFAM olarak kısaltılan beş büyük şirketin (tech companies) yani Google, Amazon, Facebook, Apple, Microsoft’un elinde bulunuyor. Bu şirketlerin her geçen gün küresel ekonomideki hegemonik konumları güçlendirdiği ifade ediliyor. Uzaktan dijital öğretimler de genelde bu şirketlere bağlı program üzerinden yürütülüyor. Dijital derslerde öğrencinin bulunduğu her nokta, mutfağa yatak odasına, seslere, nefes alışlarımıza kadar dijital belleğe giriyor.“Ayrımcı gözetimi sona erdirmek için çalışan New York merkezli Surveillance Technology Oversight Project (STOP) raporunda, öğrencilerin kişisel verilerine erişim teknolojisi platformlarının giderek daha fazla ulaşabildiğini ve eğitim kurumlarına çevrim içi monitörler kullanmayı bırakmaları çağrısında bulunuyor. STOP’un Yönetici Direktörü Albert Fox, “Uzaktan eğitime geçişle birlikte, en kötü gözetim ihlallerini çocukların yatak odalarına getiren uzaktan gözetleme hizmetlerinin gerçekten hızlı bir şekilde genişlemesi oldu” dedi. “Ve bu teknolojinin bir zamanlar düşünülemeyecek olan otomatik gözetleme türlerini bu kadar hızlı normalleştirmesi gerçekten rahatsız edici.”Artık hanelerin “özel” oluşu diye bir şey kalmadığı, “Diijital platformlar, geleneksel olarak korunan bir ev alanı olan şeylere bir göz ekliyor.”Göz izleme, yüz tanıma, video ve sesli izleme - uzaktan sınava giren öğrencilere yönelik, evdeki seslere kadar kaydettiği, her tür alanı kaydettiği, bunların büyük şirket belleklerinde, Big Data’larda toplandığı, biyometrik verilere, göz-yüz analizlerine, oda-mutfak-balkon ne varsa evdeki seslere kadar analiz edebildiği, tüm bunların suistimal, ön yargı ve gizlilik ihlalleri oluşturabileceği konusunda uyarıyor.

Sadece ExamSoft 33 ülkede yaklaşık 2 bin programa hizmet veriyor.
Fox, “Uyuduğumuz yerde gözetleme: Uzaktan gözlemciliğin istilası ve ön yargısı” başlıklı rapor dahilinde, gizlilik politikalarının genellikle opak olduğuna ve kişisel tanımlanabilir bilgilerin ne kadar süreyle tutulacağını açıkça belirtmediğine işaret ediyor. “ExamSoft, kişisel verileri meşru bir iş ihtiyacımız olduğu sürece saklar.” “Düzensiz davranışları tespit etmek” için biyometrik veriler toplayan şirket, pazarlama amacıyla bazı kullanıcı verilerini satma hakkını da saklı tutuyor.

Harvard Üniversitesinin verdiği birkaç linke bakarsanız, neyle karşı karşıya olduğumuz daha iyi anlaşılır.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°