OLMAMASI İÇİN “ENGEL” NE?
Manşet Haber 1.04.2021 14:37:22 0

OLMAMASI İÇİN “ENGEL” NE?

OLMAMASI İÇİN “ENGEL” NE?


Son günlerde “duyunca” şaşırmadığımız konulardan biri de “gece yarısı” gerçekleşen olaylar…
Geçtiğimiz haftalarda tanık olunan;
Merkez Bankası Başkanı’nın görevden alınması,
Ardından “İstanbul Sözleşmesi’nin” fesh edilmesi,
Yine ardından Merkez Bankası başkan yardımcısının görevden alınması…
Tüm bunları bir sabah uyandığımızda öğrendik! Öğrendiğimizde borsa diplerde, döviz kuru doruklarda geziniyordu! Yurttaşlar tedirgindi!
Ancak “dün gece” yaşananlar gerçekleşinceye dek!
Uzun yıllardır yaşanmayan/ alışık olunmayan bir durumla karşılaştık, beklemiyorduk, bu güne değin yaşanılanları tümden alt-üst etti, artık gelecekten daha umutluyduk, artık sokaklar daha özgür olacaktı, artık yaşama daha sıkı tutunmamak için hiçbir neden yoktu, artık “çocuklar da şeker” yiyebilecekti…
***
Gece yarısı, resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren yasalar arasında her şey vardı. Yaşam vardı, hukuk vardı, üretim vardı, eğitim vardı, emekçi vardı, covid 19 vardı…
Duyanlar “şaşkınlık” içindeydi! Daha sabah olmadan “kötü haberden” daha çabuk duyulmuş olmalı ki, kentlerde birçok apartmanın lambaları yandı. İnsanlar balkonlarına çıkıyordu. Kimse “şaşkınlığını” gizleyemiyordu. Bilmeyen birisi görse, bunca insana/ toplu olarak “milli piyangodan “büyük ödül” çıktığına inanırdı. Öyle bir şey yaşandı…
Resmi Gazetede yayınlananlar arasında neler yoktu ki? Bazılarını sıralayalım:
Hakaret içermeyen hiçbir sözden dolayı dava açılmayacaktı,
Terörün her türlüsüne karşı toplumsal duruş oluşturulacaktı,
Corona virüs sürecinde öncelik eğitim olacaktı,
Gece yarısı yasa çıkarmak, yasa feshetmek, görevden almak gibi eylemler yapılmayacaktı,
Üreticilerin girdileri arasında olan mazot, tarımsal ilaç, eklektik gibi kura bağlı gereksinimleri “yarı fiyatına” sağlanacaktı,
Üreticinin ürün ekim seçimi belirlenirken/ hasat fiyatının da bilinmesi sağlanacak, Pazar kaygısı yaşatılmayacaktı,
Gerek kamu, gerekse özelde yaşanan tüm savurganlıklar soba erdirilecekti,
Tüm çalışanların, yaşamlarını sürdürebilecekleri kadar aylık alması sağlanacaktı,
Üniversite mezunları, yarından başlanarak, kendi branşlarında konuşlandırılacakları yerlerde hem bilgilerini pekiştirecekler, hem de ekonomiye katkı sağlar duruma getirilecekti,
Tüm dünyayı etkisi altına alan covid 19 süreci konusunda daha tutarlı uygulamalar gerçekleşecek, kapanma konusuna özen gösterilecek, etkilenecek herkesin zararı karşılanacak, ssk/ vergi/ elektrik/ su/ doğalgaz gibi gereksinmeler için bedel ödenmeyecek, bu durum normalleşmeye dek sürecekti…
***
Haber sabah olmadan yayılmış olmalı ki;
Haber içerikli televizyonlarının ekranlarında “alt köşesinde” yer alan altın/ döviz/ borsa değerleri “alışılmış” gibi değildi!
BİS’in bu denli değer kazandığını anımsamıyorum örneğin!
Ya da döviz kuruyla altın fiyatının bu denli “birden” düşüş gösterdiğine tanık olan birisinin olduğunu düşünemiyorum…
Böyle bir sevinci biz ne zaman yaşadık ki?
Televizyonda alt yazılar geçiyordu. Sabah beşe “sokağa” çıkma yasağı” olduğundan dolayı herkes evindeydi, ya beşten sonra?
İstanbul’da Gezi Parkı’nda, Ankara Tandoğan’da, İzmir Konak’ta, Adana’da Merkez Park’ta “sosyal aralığı” bozmadan şenlikler yapılacağı belirtiliyordu. Anakent belediyelerinin, bunun için çalışmalar yaptığı söyleniyordu…
Sabah bir tanıdığım aradı, dört yıldır işsiz olan üniversite mezunu iki çocuğu için aramışlardı, üstelik bir de “adaylarımızı evden alabiliriz” demişlerdi; olur gibi değil, daha düne değin yanlarına yaklaştırmıyorlardı…
Yine bir tanıdığım, covid 19 nedeniyle işten atılan, yaklaşık bir yıldır çalmadık kapı bırakmayan yakınlarının, “aynı işyerinden” çağrıldığını söyledi.
Düşünebiliyor musunuz, “artık” eleştiri suç olmayacaktı, üretenin önüne engeller konulmayacaktı, üreten yalnız bırakılmayacaktı, hasatlarında korku yaşamayacaklardı, eğitim aksamayacak/ bu kuşak yitirilmeyecekti, iş yapacak gücü olan işsiz bırakılmayacaktı, yıllarca eğitim alan gençler/ mezun olduktan sonra işsiz kalmayacaktı, komşu aç yatmayacaktı…
Var mı bunun iyisi?
***
Yalnızsanız çimdik atın bir yerinize, yok biri varsa birbirinizi tokatlayın, ne bileyim işte Thomas More'unÜtopya’sını okudunuz sayın!
Bu saydıklarımın olmaması/ gerçekleşmemesi için “ne” engel olabilir ki?
Bu ülke, bu toprak, bu varsıllık önünde duran “engel” ne?
Var demek ki;
Herkesin doymasını, herkesin yaşamı doyarak yaşamasını “engelleyen” bir yapı/ sistem var!
Bu yazıyı “bir nisan şakası” sayın emi?





Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

24.8° / 13.8°