ONLAR VE BİZ
Manşet Haber 8.09.2020 11:20:31 0

ONLAR VE BİZ

ONLAR VE BİZ

Aşağıdaki bilgileri Avustralya’dan bir arkadaşım gönderdi.

Geçtiğimiz günlerde Fransa'da 'lise bitirme' sınavları Baccalauréat (Bac) yapılmış.

Sınava giren öğrenci sayısı: 743.594 (yazıyla yediyüz kırk üç bin beşyüz doksan dört).

Öğrencilerin yanıt vermesi gereken test dışı 'klasik' ve 'ucu açık' sorular:

Philo L (Edebiyat) konuları:

  1. Konu: Zamandan kaçmak mümkün müdür?

  2. Konu: Bir sanat eseri nasıl iyi biçimde açıklanır?

  3. Konu: HEGEL'den alıntılanan metni (doğa kanunları ile beşerî -hukuktan doğan-kanunların arasındaki farka dair) açıklayınız.


Philo ES (Ekonomik ve toplumsal):

  1. Konu: Ahlak, en iyi siyaset midir?

  2. Konu: Emek, insanları ayrıştırır mı?

  3. Konu: LEIBNIZ'ten alıntılanan metni (özgürlük, daha doğrusu özgür irade üzerine) açıklayınız.


Philo T (Teknolojik):

  1. Konu: Yalnızca değiştirilebilir olan şeyin mi değeri vardır?

  2. Konu: Kanunlar bizi mutlu edebilir mi?

  3. Konu: MONTAIGNE'den alıntılanan metni (bilgi üzerine) açıklayınız.


Philo S (Bilim):

  1. Konu: Çok sayıda kültürün varlığı insan türünün birliği önünde engel oluşturur mu?

  2. Konu: Ödevlerini tanımak, özgürlüğünden vazgeçmek anlamına gelir mi?

  3. Konu: FREUD'dan alıntılanan metni (bilimsel araştırmanın zaman içinde seyri üzerine) açıklayınız.


Tarih-Coğrafya S:

Tarih: Aşağıdaki iki konudan biri seçilerek açıklanacak:

  1. Konu: 1949'dan bu yana Çin ve dünya

  2. Konu: Maastricht Anlaşması'ndan bu yana Avrupa Yönetimi


ES-L: Tarih:

  1. Konu: II. Dünya Savaşı'nın sonundan bu yana çatışma merkezi olarak Yakın ve Ortadoğu

  2. Konu: DreyfusOlayı'ndan bu yana Fransa'daki büyük siyasal krizlerde kamuoyu ve medya


Öğrenciler cevapları belirli bir metot eşliğinde, analitik kompozisyon yazarak vermek zorundalarmış.

Bir yanda gençleri okumaya araştırmaya ve incelemeye zorlayan Fransa eğitim sistemi,

Diğer yanda ezberci, yani düşünmek gerektirmeyen bizim eğitim sistemi.

Bir yanda gençleri küresel düşünmeye zorlayan, küresel sorunların küresel bakış açısıyla çözüleceğini öğreten, eğiten Fransız eğitim sistemi.

Diğer yanda yerli ve milli kalıplar içerisine hapsedilip küreselbakış açısı kazandırılmamış, düşünmeyen, üretmeyen, ürettiğini sorgulayıp yeniden üretemeyen bir gençlik isteyen bizim eğitim sistemi.

Bir yanda bağımsız düşünmeyi, kaliteli sorular İnegöl escort sormasını öğreten Fransız eğitimi.

Diğer yanda, kaliteli sorular sormasını bir yana bırakın, soru sorma yetisi kaybettirilmiş, dünyada bütün soruların yanıtlarının tam bin dört yüz yıl önce Arabistan çöllerinde verildiğini öğreten bizim eğitim sistemi.

Avrupa’da kullanılmaya başlanan matbaa, Osmanlıya 270 yıl sonra girebilmiş. Bu açık kapandı mı yoksa daha da artmaya mı başladı?

İnsanların iki kulağı arasındaki en değerli hazinesini, sermayesini, yani beynini unutturan bu eğitim sistemiyle nereye kadar gidebiliriz?

Şimdi sıkı durun! Metrenin binde biri milimetre, milimetrenin binde biri mikron, mikronun binde biri ise nano. İşte aklımızın dahi almayacağı bu büyüklükteki maddeleri kullanan nano teknolojisine geçiş yapmış geleceğin dünyasında yerimiz ne olur ki?

Başkaları sürekli geleceğe hazırlanırken, şeyhlerin, mürşitlerin, gavsların önderliğinde öbür dünyaya yatırım yapılan, “kıç yıkanınca abdest bozulur mu?” sorusuna yanıtlar Kestel escort arayan bu güzelim ülkenin halin’olur sizce?

Charles Darwin der ki: “Seni cennet vaadiyle kandırıp fakirliğe mahkûm edenlerin hayatlarına bir bak! Bu dünyada cenneti yaşadıklarını göreceksin.” Görmek için önce merak duygusu, sonra bilimsel şüphecilik gerekir. Eee bunlar varsa, zaten sorular da kendiliğinden gelir. Bizde merak duygusu ve bilimsel şüphecilik bıraktılar mı sizce?

Gençliği bir yana Mudanya escort bırakalım. Böyle bir sınava girse, 83 milyonluk Türkiye’den kaç kişi geçer not alır? Peşin peşin söylüyorum, ben geçer not alamadım ve kaldım. Yani liseyi bitiremedim.

Bu yakıcı sorulara, Ankara’da bu ülkeyi yöneten, daha doğrusu yönettiğini zanneden hangi yetkili yanıt verebilir?

07 Eylül 2020

Mahmut TEBERİK

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°