Onur’dan Adana’ya  çevre ve yaşam hakkı ihlalleri ziyareti
SİYASET 13.03.2013 17:39:37 0

Onur’dan Adana’ya çevre ve yaşam hakkı ihlalleri ziyareti

Onur’dan Adana’ya çevre ve yaşam hakkı ihlalleri ziyareti

Adana(Ulus)--CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, çevre ve yaşam hakkı ihlalleri ile ilgili 2 gün süreyle Adana’da incelemelerde bulunacak.

chp-mansetAdana İl binasında yarın saat 10.30’da basın toplantısı düzenleyecek olan CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, 24 Şubat 2012 tarihinde Adana’nın Kozan ilçesinde baraj kapaklarının patlaması sonucu 10 işçinin yaşamını yitirdiği olayın ardından 1 yıl geçmesine rağmen olayla ilgili ne sorumluların bulunduğunu, ne yetkililerin cezalandırıldığını  ne de sularla birlikte kaybolan işçilerin  cansız bedenlerine ulaşılamadığını kaydetti.

İstanbul Milletvekili Melda Onur Adana ziyaretiyle  çevre sorunları ve yaşam hakkı ihlallerini inceleyecek. Onur’un, Adana’nın ilçelerinde devam etmekte olan HES çalışmalarının doğaya zarar verdiği, can ve mal kaybına neden olduğu ve bölgedeki yerleşim yerlerini tehdit ettiğine ilişkin ciddi iddiaları  gündeme getirmesi bekleniyor.

Göksu Nehri üzerindeki Köprü Barajı’nın kapağının patlaması sonucunda 10 işçinin hayatlarını kaybettiğini, aynı bölgede devam etmekte olan HES’lerin de benzer felaketlere davetiye çıkardığının dile getirildiğine dikkat çeken CHP Milletvekili Onur, HES inşaatlarından çıkan hafriyatın nehirlere döküldüğüne ve doğa katliamı yaşandığına ilişkin fotoğraf ve belgeler ulaştığını kaydetti.  Onur, Adana ziyareti ile “ Adana’daki HES çalışmalarında, şirket çıkarlarının insan hayatı ve doğal yaşamın korunmasının önüne geçtiğine dair ciddi endişeler var. İddiaları dile getiren vatandaşlarımızı ve hayatını kaybeden işçilerimizin yakınlarını ziyaret edeceğim, çevre sorunları ile ilgili bölgede incelemelerde bulunacağım” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur,  14-15 Mart 2013 tarihindeki Adana gezisi ile ilgili şöyle konuştu:

“1)-Adana ili Kozan ilçesi Ergenuşağı köyündeki “Köprü HES Barajı” Şubat 2012′de kapağı patlayan bu barajın hala su kaçırdığı iddia edilmektedir.

2) -Adana ili Kozan ilçesi Çakır köyü Andrap isimli yerleşim yerindeki, Seyhan Nehri üzerinde yer alan “Kavşakbendi HES Barajı”. Bu bölgedeki dağların, baraj inşaatı devam ederse, birbirine kavuşacağı ileri sürülmektedir. Bu konuda Elektrik İşleri Dairesinin 60 yıllık çalışması sonucunda yazılmış, “burada baraj yapılamaz” raporu olduğu iddia edilmektedir.

3)  Adana ili Aladağ ilçesi Küp ve Köprücek köyleri Zamantı nehri üzerindeki Bereket Enerji tarafında yapılan  ”Göktaş2 HES”. Bu HES’in 19 km. iletim tüneli olduğu ve iletim tüneli yapılırken çıkan hafriyatın tamamını nehre döküldüğü iddia edilmektedir. Bu iddiayı kanıtlayacak -ekte sunduğum- fotoğraflar, tarafıma iletilmiştir. Nehrin olduğu bölgenin 1. Derece SİT alanı olduğu da belirtilmiştir.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°