Otobanda TIR dehşeti: 2 genç öldü
Manşet Haber 4.08.2013 12:12:22 0

Otobanda TIR dehşeti: 2 genç öldü

Otobanda TIR dehşeti: 2 genç öldü

Mersin-Adana Otobanında otomobillerinin patlayan lastiğini değiştirmek isteyen iki amca oğlunun üzerinden tır geçti. Adanalı iki genç, feci şekilde can verdi, bir kişide ağır yaralandı.

sondakikaTIR’ın dehşet saçtığı kaza, gece geç saatlerde Mersin-Adana Otobanı Serbest Bölge Gişeleri çıkışında meydana geldi. İçerisinde 5 kişinin bulunduğu, İsmail Ataman’ın kullandığı otomobil, denize girmek için Adana'dan Mersin'e hareket etti. İsmail Ataman yönetimindeki 01 AIY 52 plakalı otomobil, Serbest Bölge Otoban Gişeleri çıkışında arka sol lastiği patladı. 5 genç  patlayan lastiği değiştirmek için otomobili yolun kenarına çekip aşağı indiler. Bu sırada, arkadan gelen Yusuf G.’nin kullandığı  34 UA 2943 plakalı Tır, lastik tamiri yapan gençlerden 3'üne çarparak yaklaşık 30 metre sürükledi. TIR altında kalan adaş olan amca çocukları 18 yaşındaki Mehmet Ataman ile 20 yaşındaki Mehmet Ataman   olay yerinde yaşamını yitirdi, otomobil sürücüsü İsmail Ataman ise ağır yaraldı. Yaralı olarak Mersin Devlet Hastanesi'ne kaldırılarak tedavi altına alındı.

TIR sürücüsü gözaltına alınırken, kaza ile ilgili Mersin Cumhuriyet savcısı soruşturma başlattı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°