ÖZDİŞ: ÇARŞAF LİSTE DEMOKRASİDİR!
Manşet Haber 7.02.2020 16:31:29 0

ÖZDİŞ: ÇARŞAF LİSTE DEMOKRASİDİR!

ÖZDİŞ: ÇARŞAF LİSTE DEMOKRASİDİR!

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 26. dönem Adana milletvekili İbrahim Özdiş,  22 Şubat Cumartesi gerçekleştirilecek il kongresine çarşaf listeyle gidilmesi gerektiğini söyledi.
Kongre yönetmeliğinde asıl olanın çarşaf liste olduğunu anımsatan Özdiş, “Mevcut başkan Mehmet Çelebi, yeniden aday olacaksa çarşaf listeden yana tavır koymalı. Geçmişiyle, mücadelesiyle doğru orantılı olması adına ona yakışan çarşaf listeden yana tavır koymak olacaktır” dedi.
Kongreye kimseye bağımlı olmadan, partililerin büyük çoğunluğunu kucaklayacak şekilde çarşaf listeyle gidilmesinin son derece önemli olduğuna dikkat çeken Özdiş, “Yusuf Akıncı ve Hacı Hüseyin Kılınç’ın da aday. Bu arkadaşlarımızdan da aynı tavrı bekliyoruz” diye konuştu.

Kongre takviminin yayınlandığını, delege seçimi değil, delege tespiti yapıldığını, ilçe seçimlerinin tamamlandığını hatırlatan Özdiş, Egemen Gazetesi’ne yaptığı açıklamada şöyle konuştu:
“22 Şubat’ta il kongresi yapılacak. Tüzük hükümleri mutlaka uygulanmalı. Mahallelere sandık konulmalı. İttifaka, ortak listeye delege karar versin. Bu maalesef ilçe kongrelerinde yapılmadı. Sadece Çukurova’da uygulandı. Birçok mahalleye sandık konuldu. Örneğin en büyük ilçemiz Seyhan’da bu yapılmadı. Tüzüğe göre, delege yazılmaz, tespit edilmez, delege seçilir. Geriye dönük bir şeyi değiştirmek mümkün değil. Önümüzde il kongresi var. İl başkanlığına aday arkadaşlar ısrarla seçime çarşaf listeyle girmeli. Tüzüğün açık hükmü bu. Yüzde 10 isterse blok liste olabilir. Asıl olan çarşaf liste olmalıdır. Blok listeye itibar edilmemelidir. Zaman zaman genel merkezin ya da Genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek liste ile seçimlere gidilmesinden yana olduğuna dair söylemler ortaya atılıyor. Ben Sayın Genel başkanımızın böyle düşündüğüne inanmıyorum. Kimse parti içinde huzursuzluk istemez. Birden fazla aday çıkması ille de parti içi huzursuzluğu körükleyecek değildir. Birden fazla adayla gidilen seçimlerde demokratik bir yarış olur. Herkesi memnun edecek bir durum ortaya çıkar. Mevcut başkanımız Mehmet Çelebi aday olacaksa mutlaka tavrını çarşaf listeden yana koymalıdır. Geçmişiyle, mücadelesiyle doğru orantılı olması adına çarşaf liste konusunda ısrarcı olmalı. Kimseye bağımlı olmadan, partililerin büyük çoğunluğunu kucaklayacak, herkesin memnun olacağı çarşaf listeyle seçimlere gidilmeli. Yusuf Akıncı ve Hacı Hüseyin Kılınç arkadaşlarımız da aday. Onlar da çarşaf  listede ısrarcı olmalı. Partimizin kongreler yönetmeliğine göre, il ve ilçe kongrelerinde seçimlerde kural, çarşaf listedir. Gündemin çalışma raporu ve görüşmeler maddesine geçilmeden kongre üye tam sayısının 10’da birinin yazılı önerisi ile blok liste usulü ile seçimlerin yapılmasına karar verilebilir. Çarşaf liste, tüm adayların yer aldığı tek ve ortak listedir. Çarşaf listede adaylar, kongre başkanlık kurulunca çekilen kurada belirlenen harften başlamak üzere soyadı esasına göre sıralanır. Oylama, seçilecek sayıda adayın adının yanına işaret konularak yapılır. Umarız, böyle bir karar alınır. Umarız, CHP kültürüne yakışan bir karar alınır. 1980 öncesinde merhum Bülent Ecevit’in genel başkanlığı döneminde çarşaf liste ve ön seçim hakim kılınmıştı. CHP ise yüzde 42 oy oranını yakalamıştı.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°