“Özgürlük ve Demokrasi” ödülü
Manşet Haber 20.05.2013 13:35:07 0

“Özgürlük ve Demokrasi” ödülü

“Özgürlük ve Demokrasi” ödülü

Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti (EGC), 'Medya Başarı Ödülleri'ni kazanan basın mensupları düzenlenen törenle ödüllerini aldı.  6 dalda 16 gazetecinin ödüllendirildiği törende, bu yıl ilk kez verilen “Özgürlük ve Demokrasi” ödülüne, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Genel Başkanı Atilla Sertel layık görüldü. Sertel, ödülünü Sözcü Gazetesi yazarı Emin Çölaşan’ın elinden aldı.

atilla_eskisehirSertel’in ödülünü takdim eden Çölaşan, “Bu ödül için Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti’ni tebrik ediyorum. Çünkü en doğru ismi seçmişler. Atilla Sertel basın özgürlüğü, gazetecilerin hakları ve özellikle tutuklu gazeteciler için çok yoğun bir mücadele veriyor. Bu ödülü en çok hak eden isimlerin başında geliyor” dedi.

“ONUR DUYDUM”

Törende konuşan Türkiye Gazeteciler Federasyonu (TGF) Genel Başkanı ve İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Atilla Sertel de, doğduğu, büyüdüğü kentin gazetecileri tarafından bu ödüle layık görülmekten dolayı onur duyduğunu belirterek, “Ne mutlu ki Eskişehir’de doğdum, ne mutlu ki İzmir’de yaşıyorum. Her iki şehir de insanların bir arada özgür ve kardeşçe yaşadığı, Atatürk ilke ve devrimlerine sahip çıkan, çağdaş, ortak hassasiyetleri ve ortak tavırları olan kent. Eskişehir basını da tıpkı İzmir basını gibi mesleğin onuru, basın etiğine sahip çıkma ve ‘gazetecilik’ yapma açısından dik duruşunu bozmuyor. O nedenle bu ödülü Eskişehir’den almak benim için ayrı bir önem ve anlama sahip” dedi.

Eskişehir Tepebaşı Belediyesi Özdilek Kültür Merkezi’nde EGC Başkanı Yılmaz Karaca ve yönetim kurulu üyelerinin ev sahipliğinde düzenlenen törene, AK Parti Eskişehir Milletvekili Salih Koca, CHP Eskişehir Milletvekili Kazım Kurt, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Mehmet Atalay, Atletizm Federasyonu Başkanı Mehmet Terzi, Eskişehirspor Kulübü Başkanı Halil Ünal, Anadolu Spor Gazetecileri Derneği Genel Başkanı İbrahim Erdoğan, gazeteciler ve davetliler katıldı.

 

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°