Özür dilemediniz mi?

Özür dilemediniz mi?

Tam üzerinden yüzyıl geçen bir olay.

1915 olayları...

Devlet olma böyle bir iş işte.

Devamlılık dediğimiz bu iş, osmanlının uygulamalrını Türkiye cumhuriyeti veriyor hesabını.

*        *        *

 

Yıl 2015,

Dünya’nın çok ülkesi bu ermeni meselesini soykırım olarak niteledi.

Her zamanki gibi bizim bürokraside ayağa kalktı.

Çok değil kısa bir zamanızı ayırın ve internete bakın.

Yazın,

Ermeni meselesi diye.

Bakın ne çıkyor karşınıza?

*          *        *

Hepimiz Ermeniyiz tümcesinden vaz geçtik.

Aralık 2008 yılında bir imza kampanyası başlatılıyor.

Başlık “özür”dileme kampanyası.

Şimdi sıkı durun, tam 5000 kişi imzalıyor kampanyayı.

Katliamdan sorumluyuz ve özür diliyoruz.

Evet bu 2008 yılında olmuş.

Ve bakın, Türkçe,Arapça,Ermenice, Fransızca, Almanca,İngilizce, İtalyanca, Yunanca, Kürtçe, Portekizce, İspanyolca diline çevriliyor.

Yani herkes duysun, bilsin diye.

Yani Türkçe meali, “bizim atalarımız katliam yaptı özür dileriz”

*         *         *

Durun yahu bitmedi.

O zamanki AKP istanbul milletvekili ismet uçma şevke geliyor.

Daha bir sıra dışı özür diliyor Ermenistan’dan.

“ Duygu ve acıları paylaşıyorum ve onlardan özür diliyorum”.

*           *          *

15-10-2009 Bursa’da Türkiye Ermenistan, futbol maçı var.

O dönemin Bursa valisi, şahabettin Harput, Azerbaycan bayrağını yasaklıyor.

Ve Azerbaycan ve Türkiye Bayrağı açanları mahkemeye vereceğini söylüyor.

Merak ettiniz değil mi, Bursa nerenin şehri diye?

*           *         *

Türk halkı kelimeler vurgu yapmayı çok sever.

“asıl öküzün büyüğü ahırda yatıyor”.

23 Nisan 2014 o zaman Cumhuriyeti kötülemek moda.

Dönemin Başbakanı, Tayyip Erdoğan diyor ki,

Ermenilerin ölümü, insanlık dışı bir olaydır.

                                      *         *         *

Farkındamısınız?

Kimse Asala’nın Öldürdüğü diplomatlarımızdan bahsetmiyor.

Yani onlarınki canda,”Türk’lerin canı patlican mı?

*        *        *

Ne dedik yukarıda okuyun tekrar.

İnternette başlatılan özür kampanyası, bir çok dile çevriliyor.

Ve şimdi o ülkelrin hepsi soykırım dedi.

Yani iyi anlamışlar baksanıza Türkiye Başbakanı bile insanlık dışı diyor.

Yani insanlık dışı olayı yapan kim?

O zamanki osmanlı, bu günki Türkiye.

Şimdi niye cimcik yemiş kadınlar gibi bağırıyorsunuz?

Onların aklına kim soktu bu meseleyi?

Yada güçlü Devlet olsaydınız bunu gündemlerine bile almaya cesaret edebilirlermiydi?

Yanıbaşınızda filisti’de her gün katliam var.

Yada Yemen’de neler oluyor, Suriye’de neler oluyor.

Yüzyıl önceyi boş verin bu güne bakın!...

Ve en önemlisi yetkili dediğimiz kişilerin ağızlarına sahip olmaları.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Süleyman YALÇIN

26.04.2015 14:55:25

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI