Pamukta verim kaybı
Manşet Haber 15.12.2012 03:18:16 0

Pamukta verim kaybı

Pamukta verim kaybı

Pamuk fiyatlarının çok düşük bir seviyede seyrettiğine dikkati çeken Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Şahin Yeter, bu yıl ekim alanları azalma nedeniyle pamukta geçen yıla göre yüzde 20-25 oranında bir verim kaybı olduğunu söyledi. Yeter, “Pamukta desteğin yüksek olması, gerekirse ithalatında vergi oranını artırmak, iç üretimi desteklemek gerekiyor” dedi.

ZMO Adana Şube Başkanı Yeter, Günaydın Adana Gazetesi'ne verdiği demeçte, pamuğun geçen yıl para etmemesi nedeniyle rekoltenin de düşük olduğunu anımsatarak şu anda da pamuk fiyatlarının çok düşük bir seviyede olduğunu bildirdi. Önümüzdeki yıllarda tekstil sektöründe sıkıntılar yaşanacağını dile getiren Yeter, tekstil sektörünün hammaddesi olan pamuğu daha pahalı olarak ithal etmek zorunda kalacağını kaydetti.

Türkiye’nin dünyada Avustralya ve Brezilya’dan sonra en yüksek verimi alan ülke olduğunu anımsatan Yeter, buna karşılık Türkiye’nin pamuk ithal ettiğini belirtti. Yeter, “En acısı da bunun 3-5 yılda bir tekrarını yaşıyoruz. Önleminin alınması gerek. Desteğin yüksek olması, gerekirse ithalatında vergi oranını artırmak, iç üretimi desteklemek gerekiyor” dedi.

Bu yıl iklim koşullarındın dolayı Türkiye’deki verimin dünya ortalamasının üzerinde olduğunu aktaran ZMO Başkanı Yeter, buna karşılık ekim alanlarındaki azalma nedeniyle önceki yıllara göre verimin düşük olduğunu vurguladı. Türkiye’nin geçen yıla göre toplam veriminde yüzde 20-25 oranında bir azalma söz konusu olduğunu ifade eden Yeter, “Bu, önceki yıla göre pamuk ithalatı yapacağız anlamına geliyor” diye konuştu.

Türkiye’nin lif pamuk ithal ettiğini anımsatan Yeter, ülkenin hem tohum hem de yağ açığının bulunduğunu söyledi. Yeter, “Pamuğu ayrıca hem bitkisel ham yağ hem de hayvan yemi (küspe) olarak kullanıyoruz. Küspe, protein değeri ve enerjisi yüksek olan bir hayvan yemi oluyor. Samanı dahi ithal ettiğimizi düşünürsek sadece pamuk ekerek biz hem lif pamuğumuzu hem ham yağımızın bir miktarını, hem de hayvan yemi ihtiyacımızı karşılayabiliriz. Ayrıca, sektörde üretim arttığı zaman sektörde yan kollar da beslenecektir. Pamuk hasadından sonra lif tekstil sektörüne gelene kadar çırçır fabrikaları, yağ fabrikalarında işleneceği için istihdama da çok olumlu bir etkisi olacak. Yani pamuk bitkisi diğer tarla ürünlerinden farklı olarak birkaç konuda değerlendirildiği için ülke ekonomisine katkısı da son derece yüksek” şeklinde konuştu.(GÜNAYDIN ADANA GAZETESİ)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°