Panik Atak Uyarısı
Manşet Haber 11.03.2014 09:23:51 0

Panik Atak Uyarısı

Panik Atak Uyarısı

Panik atak ve panik bozukluk. Günümüzde sıklıkla duyduğumuz, genellikle bir stresten sonra yaşanan yoğun bir kaygı durumları olarak tanımlanıyor. Kişiler, yaşadıkları her kaygı durumunu “panik atak” olarak isimlendirip kendi kendilerine teşhis koyma yanlışlığına düşebiliyor. Farklı 2 hastalık olan panik atak ve panik bozukluk, çoğu kez bunlar birbirine karıştırılabiliyor. Herhangi bir baygınlıktan, stres anındaki bir nefes darlığına kadar birçok ani fizyolojik değişiklik ile ilişkilendirilen bu 2 hastalık, tedavi olunmadığında hayatı son derece olumsuz etkiliyor ve süreğen olabiliyor.

Panik atağı ve panik bozukluğu başlatan nedenlerin sadece psikolojik olmadığına, fiziksel hastalıkların da tetikleyici olabildiğine dikkat çeken Acıbadem Adana Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Bekir Aydın Levent, “Ani ve yoğun bir kaygı belirtisiyle doktora başvuran her 6-8 kişiden birine, panik atak ya da panik bozukluk teşhisi konuyor” dedi.

Panik atak ve panik bozukluk aynı hastalık değil

Panik atak ve panik bozukluk farklı iki psikolojik rahatsızlık ve farklı şekilde kendilerini gösteriyorlar. Acıbadem Adana Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Bekir Aydın Levent, panik atak ve panik bozukluk arasındaki farkları şöyle tanımlıyor:

“Panik atak beklenmedik bir anda, herhangi bir yerde ve birden bire ortaya çıkan, çarpıntı, titreme, nefes darlığı ile birlikte şiddetli bir korku nöbeti şeklinde kendisini gösteriyor. Bu durumdaki bir hasta; soluğunun kesildiğini, boğulacağını, öleceğini ya da çıldıracağını zannediyor ve kendisini ya da çevresini değişmiş, tuhaf ve farklı olarak görüyor. Hatta kendini ölüme çok yakın hissederek büyük bir korku yaşayabiliyor ve ani bir dehşet nöbetine girebiliyor. Panik atak geçiren hasta hemen bir hastaneye gitmenin yollarını arayabiliyor. Belirtiler genellikle sağlık kuruluşuna varmanın verdiği güven duygusuyla kendiliğinden ortadan kalkabiliyor.

Panik bozukluk ise; panik ataklarla devam eden, atak olmadığı dönemlerde de atak beklentisi ve korkusu ile süren, atakların sonuçlarına karşı kişinin günlük hayatını sosyal bir biçimde geçirememesini sağlayan ve atak sırasında felç, kalp krizi ya da ölüm gibi hayati sonuçlar yaşayacağına dair sürekli bir üzüntü duyma hali yaratan bir ruhsal bozukluk.”

Panik atak hastalığının nedenleri neler?

İlk panik atağın genellikle kendiliğinden ortaya çıktığını belirten Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Bekir Aydın Levent, panik atakların tek başına bir hastalık değil, birden çok hastalığın seyri sırasında ortaya çıkabilen bir rahatsızlık olduğunu belirtiyor ve panik atağı tetikleyebilen içsel ve dış etkenleri şöyle sıraladı:

Sosyal fobi, Özgül fobi, Panik bozukluk, Obsesif kompulsif bozukluk yani takıntı hastalığı, Travma sonrası stres bozukluğu, Ayrılma anksiyetesi bozukluğu,  Strese karşı fazla duyarlılık,

Fiziksel egzersiz,  Heyecan verici bir durum yaşanması, Kafein, alkol ya da madde kullanımı, Tiroit bezinin aşırı çalışması (hipertiroidi), Kan şekeri düşüklükleri, Enfeksiyon hastalıkları, Çeşitli kalp hastalıkları, Kansızlık

 

İlk panik atak belirtileri ortalama 10 dakikada doruk noktasına ulaşıyor ve 30 dakika içinde kendiliğinden kaybolabiliyor. Atak sırasında yaşanan korkuların kaynağı çoğu zaman belirsiz oluyor. Bu durumda hastalar bulundukları yeri terk etme ve yardım arama çabası içine giriyorlar. Atakların tekrarlanması korkusu beraberinde ‘beklenti anksiyetesi’ oluşmasına neden olabiliyor.

Yorgunluk ve isteksizlik gözleniyor

Panik atakların genellikle çok uzun sürmediğini belirten Prof. Dr. Bekir Aydın Levent, “Atak geçtikten sonra hastada ağır bir yorgunluk ve isteksizlik oluşuyor. Sese, gürültüye, kalabalığa, ışığa karşı bir tahammülsüzlük meydana geliyor. Bu durumdaki hasta, yanında güvendiği birisinin olmasını ancak kendisine fazla soru sormamasını ve konuşmamasını isteyebiliyor. Atak sonrasında hastaların sakin bir ortamda yatarak dinlenmeleri öneriliyor” diyor.

Panik atağa eşlik eden fiziksel belirtiler neler?

Göğüste basınç, ağrı ve sıkışma hissi, çarpıntı

Nefes darlığı, boğulur gibi olma, soluk kesilmesi, hızlı nefes alıp verme

Ağız kuruluğu, baş dönmesi, sersemlik hissi, göz kararması, düşecek ya da bayılacak gibi olma

Ellerde, kollarda uyuşma ve karıncalanma, titreme, üşüme, ürperme ya da tam tersi bir durum olarak sıcaklık hissetme, ateş basması, terleme

Bulantı ve kusma hissi, karın ağrısı

Hastalar kendi kendilerine teşhis koymamalı

Psikolojik rahatsızlıklarda yapılan en önemli hata hastaların kendi kendilerine teşhis koyması. Panik atak olduğundan emin olarak doktora başvuran birçok hastada aslında panik atak ve panik bozukluk olmadığını belirten Prof. Dr. Levent, “Bu belirtiler farklı kaygı bozukluklarında da gözlenebiliyor. Panik atak tanısı konmadan önce doktor kontrolünde fizik muayene ve inceleme yapılması gerekiyor. Yapılan muayene çoğunlukla hastaya güven verdiği için belirtiler kendiliğinden ortadan kalkabiliyor. Hasta artan atakları nedeniyle panik bozukluğu yaşamaya başlamışsa daha kapsamlı bir tedavi gerekebiliyor” diyor.

Sosyal ve mesleki yaşamı tehdit ediyor

Panik atakların hastalar için en zorlayıcı tarafı, yardım almalarının güç olduğu ortamlarda meydana gelebilmesi. Böyle bir ortamda meydana gelen ataklar tekrar ettiğinde zamanla “agorafobili panik bozukluğa” dönüşebiliyor. “Kaçmanın zor olabileceği kalabalık veya kapalı ortamlar hastanın paniği başlayabiliyor. Bunlar genellikle; evde veya dışarıda yalnızken, kalabalık bir ortamdayken, otobüs, tren gibi araçlarda seyahat ederken, köprü üstündeyken ya da asansörde meydana gelebiliyor. Hastaların genellikle bu tip ortamlara tahammülünün az olduğunu belirten Prof. Dr. Levent, “Panik bozukluğu yaşamaya başlayan hastalar çoğu zaman sinema, cami gibi kapalı ve kalabalık ortamlarda bulunamazlar ya da yaşadıkları sıkıntıyı kapıya yakın yerlerde oturarak atlatmaya çalışırlar. Ancak bu kaçınma davranışları kişinin sosyal ve meslek hayatını olumsuz etkiliyor. Bazı durumlarda kişide panik bozukluk olmasa bile agorafobi olabiliyor” diyor.

Kadınlarda çok daha fazla görülüyor

Panik bozukluğa % 20-80 oranda depresif belirtilerin eşlik ettiğini belirten Prof. Levent, “Panik bozukluğun görülme oranı kişinin yaşamı boyunca %1‐3 arasında. Kişinin çeşitli nedenlerle birinci basamak sağlık kuruluşuna başvurma sebeplerinin ise % 6‐8’ini panik bozukluk oluşturuyor. Kardiyoloji servislerinde yatan hastalarda bu oran %60’lara kadar yükselebiliyor. Bu hastaların %50’sinden fazlasında panik bozuklukla beraber agorafobi de görülebiliyor. Kadınlarda panik bozukluğun görülme oranı erkeklerden 2‐3 kat fazla” diyor.

Belirtiler geçse de tedavi yarıda kesilmemeli

Panik atak ve bozukluk durumlarında mutlaka teşhisin doktor tarafından konması gerektiğinin altını çizen Prof. Levent, “Panik atak sonrasında doktor muayenesi ve tanı önemli. Ancak özellikle panik bozukluklar kapsamlı bir tedavi gerektiriyor. Doktor muayenesi ile teşhisi konulan hastalar bir psikiyatriste yönlendiriliyor. Bu durumda kaygı giderici ilaçlar ve psikoterapi bir arada uygulanabiliyor. Hastaların tedavisine 8-12 ay devam edilmeli. Kısa sürede belirtilerin ortadan kalktığı durumlarda bile tedavinin yarıda kesilmemesi önemli. Erken kesilen tedavi sonucu hastalığın tekrarlaması sık görülmekte” diyor.

Yükleniyor

Yükleniyor

Yükleniyor

YAZARLAR

31.1° / 13.6°