Patates Üreticisinin Feryadı
Manşet Haber 25.04.2016 11:22:09 0

Patates Üreticisinin Feryadı

Patates Üreticisinin Feryadı

Adana(Ulus)--TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Semih Karademir, patates fiyatlarını protesto etmek isteyen çiftçilerin, patates dökerek yolu ulaşıma kapatma eyleminde polisin bir çiftçiye yumruk atmasını ve uzun namlulu silahla havaya ateş açarak, çiftçilerin üzerine silah doğrultmasına tepki gösterdi.zmo_semih_karademir

Hükümetin tarımı ve çiftçiyi piyasanın vahşi koşullarına göz göre göre terk ettiğini, ne yapacağını bilemez duruma getirdiğini savunan ZMO Adana Şube Başkanı Semih Karademir, “Hükümetin ve ilgili bakanlıkların görevi çiftçiyi polislere dövdürtmek değil, çiftçiyi eylem yaptırmayacak duruma getirmektir.” dedi.

Karademir, polisin patates çiftçiyi yumruklayıp üzerine uzun namlulu silahla ateş etmesi üzerine yaptığı yazılı açıklamada tepkisini dile getirirken şu görüşlere yer verdi:

İKTİDAR EYLEMLERE KARŞI TAHAMMÜLSÜZ

Hükümetin hem ülke içi hem dış politika hem de tarım politikalarındaki başarısızlığı kendini her yerde gösteriyor. Buna karşı yükselen en ufak tepki bile polis şiddetiyle bastırılmaya çalışılıyor. Görüntüleri izlemişsinizdir ve polisin ufacık bir eylemi yönetmedeki beceriksizliğini ve eyleme yönelik tahammülsüzlüğünü görmüşsünüzdür. Çünkü bu polis halkın polisi olmaktan çıkmış iktidarın polisine dönüşmüştür.

Çiftçi tabi ki sesini duyurmak için eylem yapacak. Bundan daha doğal bir şey olamaz. Çiftçi çok uzun zamandır zor durumda, bunu sağır sultan duydu ama bir tek bizim sultanlar duymadı.

ÇİFTÇİ EKONOMİNİN VAHŞİ KOŞULLARINA TERK EDİLDİpatates_

Serbest piyasa koşullarında çiftçi para kazanmak için bir önceki yıl para eden ürüne yöneliyor. Bu da arz fazlalığının oluşmasına ve fiyatlarının düşmesine neden oluyor. Bu, patates-soğan gibi ürünlerde sık yaşanan bir durumdur. Ancak burada sorgulanması gereken bu arz fazlalığı değildir. Başta hükümetin ve ilgili bakanlıkların tarımı ve çiftçiyi piyasanın vahşi koşullarına nasıl göz göre göre terk ettiği ve çiftçiyi ne yapacağını bilemez duruma getirdiğidir. Dış politikadaki başarısızlık bütün komşularımızla ülkemizi kavgalı hale getirmiş ve buraları yakın zamanlarda ihracat yaptığımız pazar yerleri olmaktan çıkarmıştır. Bu olay yurtiçi üretici fiyatlarını olumsuz etkilemektir.patates_uretici

HÜKÜMETLERİN GÖREVİ ÇİFTÇİNİN REFAHINI ARTIRMAKTIR

Hükümetin ve ilgili bakanlıkların görevi çiftçiyi polislere dövdürtmek değil, çiftçiyi eylem yaptırmayacak duruma getirmektir. Yani üretici gelirlerini ve refahlarını arttıracak politikalar üretmektir. Bu kapsamda çiftçimize uygulanan polis şiddetini Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şubesi olarak kınadığımızı ve bu şiddetin hiçbir şekilde kabul edilemez olduğunu belirtiyoruz. Polis şiddetine maruz kalan çiftçilerimize geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°