Patriotların gelmesini protesto ettiler
Manşet Haber 17.01.2013 00:50:56 0

Patriotların gelmesini protesto ettiler

Patriotların gelmesini protesto ettiler

patriot_eylemiAdana’da, NATO şemsiyesi adı altında İncirlik Üssü’ne patriotların getirilerek yerleştirilmek istenmesi protesto edildi.


İnönü Parkında toplanan çeşitli sendika, dernek, kurum ve kuruluşlar ile siyasi partiler adına hazırlanan basın açıklaması dönem Serpil Arslan tarafından okundu.  Arslan, “Patriotlar Adana’ya geliyor. Patriotların Türkiye topraklarına yerleştirilmesine, savaşa, NATO’ya ve İncirlik Üssü’ne hayır” dedi.

AKP Hükümetinin, ülkeyi adım adım savaşa ve bölgemizi de ateş çemberinin içine çektiği ifade edilen açıklamada şu görüşlere yer verildi:

Kürecik’te NATO üssünün kurulmasının üzerinden daha bir yıl bile geçmeden, şimdi de Adana, Kahramanmaraş ve Gaziantep kentlerine PATRİOT bataryalarının konuşlandırılması için hazırlıklar yapılmaktadır. Daha dün ülkemiz komşularıyla sorunsuz bir ülke iken, bugün AKP’nin uyguladığı politikalar nedeniyle NATO’nun komşu ülkelere karşı saldırı üssü haline getirilmektedir.

ABD, ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ kapsamında İran, Suriye ve Irak’ı “tehdit” olarak görüyor ve bu ülkelerde rejim değişikliği peşinde koşuyordu. Peki, Türkiye komşuları olan bu ülkelerle ne yapıyor? Suriye’de muhalefetin en aktif destekçisi; silah yardımından askeri eğitime kadar muhaliflere her türlü desteği veriyor. “Özgür Suriye Ordusu”na bağlı silahlı militanlar ellerini kollarını sallaya sallaya sınırdan geçiş yapabiliyor. Şimdi komşularıyla bu kadar çatışmalı hale gelmiş bir ülkenin belli başlı illerine NATO’nun patriot füze bataryalarını yerleştirmenin anlamı bu ülkeyi savaşın en aktif aktörlerinden biri haline getirmek değilse nedir?

Sormak gerekir; Acaba ABD ve NATO, Patriot bataryalarını yerleştirmeyi Türkiye’nin güvenliğini istedikleri için mi, yoksa olası bir bölgesel savaşta Türkiye’yi savaşın ön cephesi olarak kullanmak istedikleri için mi kabul ettiler?

Bu sorunun yanıtını bulmak için NATO’nun “güvenlik” gerekçesiyle girdiği bölgelerde yaşananlara bakmak yeterlidir.  NATO nereye girmişse orada çatışmalar, katliamlar ve istikrarsızlık derinleşmiştir.  Fazla uzağa gitmeye de gerek yok. İşte Afganistan, İşte Irak, İşte Libya.”

Öte yandan, 25’i aşkın sivil toplum örgütü, dernek, sendika ve siyasi parti temsilcilerinin katılımoıyla 19 Ocak Cumartesi günü sat 13.00’te İncirlik Üssü önünde kitlesel basın açıklaması gerçekleştirileceği açıklandı.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°