Polis Gününde görkemli kutlama
Manşet Haber 12.04.2013 11:11:01 0

Polis Gününde görkemli kutlama

Polis Gününde görkemli kutlama

Polis Teşkilatı'nın Kuruluşunun 168. Yıl Dönümü Adana’da son yıllarda gerçekleştirilen en görkemli kutlamalardan birine sahne oldu.

adanapolis1Valilik Sitesinde bu konuda yuer alan haber şöyle: Kutlamalar kapsamında Atatürk Parkı'nda, Atatürk Anıtı önünde tören düzenlendi. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından Atatürk Anıtı'na çelenkler sunuldu.

poliskulamasi1Törende konuşan İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan, toplumun her kesiminin her an yanında olduklarını belirtti.

Adana Emniyet Teşkilatı olarak geliştirdikleri güvenlik stratejilerinin temel hedefinin huzur ve asayişi kesintisiz sağlamak olduğunu söyleyen İl Emniyet Müdürü Gürkan, gece gündüz demeden fedakarca üstün hizmet anlayışıyla, görevlerini yerine getiren polislerin haftasını kutladı.

Daha sonra Vali Hüseyin Avni Coş, Bölge Adliye Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcısı Sabri Beytorun, Kemal Serhadlı Polis Meslek Yüksekokulu Müdürü Nuri Ateş ile İl Emniyet Müdürü Ahmet Zeki Gürkan ve diğer protokol üyelerinden oluşan heyet, emniyet teşkilatının sergilediği tören yürüyüşünü ve sundukları çeşitli gösterileri izledi.

poliskutlamasiTören yürüyüşü sırasında kaldırımda bekleyen vatandaşlar alkışladıkları polislere çiçek attı.

Vali Coş, törene polis üniforması giyerek gelen çocuklar ile yakından ilgilenerek onlarla sohbet etti.(Kaynak: Adana Valiliği Sitesi)

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°