POZANTI’YA KÖY YAŞAM MERKEZİ
Manşet Haber 30.09.2022 19:50:08 0

POZANTI’YA KÖY YAŞAM MERKEZİ

POZANTI’YA KÖY YAŞAM MERKEZİ

Milli Eğitim Bakanlığınca yürütülen “Köy Yaşam Merkezi Projesi” kapsamında Adana’nın Pozantı İlçesi’nde yaptırılan Gökbez Köy Yaşam Merkezi Vali Dr.Süleyman Elban tarafından açıldı.
Proje kapsamında kullanılmayan köy okulu binaları ihtiyaçlar doğrultusunda anaokulu, ilkokul, kurs merkezi, kütüphane; matematik, doğa, bilim, ve tasarım gibi farklı alanda hizmet veren atölyelerle gençlik kampları gibi eğitsel ve sosyal etkinliklerin yapılacağı alanlara dönüştürülerek öğrencilerin ve köy halkının hizmetine sunulacak.
Milli Eğitim Bakanlığının öncülüğünde gerçekleştirilen proje kapsamında Pozantı ilçesinde bulunan Gökbez Ahmet Oğuz Akal İlkokulunun Köy Yaşam Merkezi olarak faaliyete geçti.
Yaşam merkezinin açılışını gerçekleştiren Vali Elban, yaptığı konuşmada şunları söyledi:
“Ülkemizde özellikle kırsaldan şehirlere, küçük yerleşim birimlerinden büyük yerleşim birimlerine, küçük şehirlerden büyük şehirlere yoğun bir nüfus akışı var. 1950-60’lardan itibaren yoğun bir şekilde küçük yerleşim yerleri ve kırsal boşalmaya başladı. Bunun sonucu olarak da maalesef kimi zaman devletimizin imkanlarıyla kimi zaman ise köylülerimizin imkanlarıyla yaptıkları okullar öğrencisiz, camiler cemaatsiz, sağlık ocakları hastasız kaldı ve kapanmaya başladı. İlk kapanan yerler tabi ki okullar oldu çünkü kırsalda özellikle genç nüfus azaldı. Dolayısıyla orada yeterli öğrenci bulma konusunda sorunlar oluştu. Hal böyle olunca da tüm kırsaldaki okullar birer birer kapanmaya başladı, binalar metruklaşmaya başladı. İlçelerde kaymakamlık yaptığımız dönemlerde muhtarlar sık sık bize gelirler ve bu binalardan bahsederlerdi. Binaları kullanma yönünde talepleri olurdu. Ancak bu binaların çoğu genellikle yıkılmaya yüz tutuyordu. Sayın Milli Eğitim Bakanımızın ve Bakanlığımızın projesiyle bu okul binaları ve alanları o mahallede yaşayan insanlarımızın hizmetine sunulacak ve Yaşam Merkezi haline getirilecek. Yani oranın okula, kursa, anasınıfına neye ihtiyacı varsa ona uygun tasarlanacak bir merkez düşüncesiyle bu yıl Adana da başta olmak üzere illerimizde bu proje hayata geçirilmeye başladı. Bu projeyle köylerimize de bir canlılık gelecek. Devletimizin ve insanımızın alın teri ve göz nuru olan bu binalarımız da boş yere yıkılmayacak, binalarımız kurtarılmış olacak ve insanımıza hizmet verecek. Dolayısıyla bu güzel uygulamanın kapanan, kapanmaya yüz tutmuş ya da kullanma konusunda belli bir kapasite fazlalığı bulunan tüm binaların ve alanların da elden geçirilerek süratli bir şekilde o mahallede ve köyde yaşayan insanlarımızın hizmetine sunmayı planlıyoruz. İnşallah bu projeyi diğer mahallelerimizde de hayata geçirmeyi düşünüyoruz. 1
Pozantı Kaymakam Vekili Fatih Karamahmut ile İl Mili Eğitim Müdürü Yaşar Koçak’ın da katıldığı program, açılış kurdelesinin kesilmesinin ardından binada yapılan incelemelerle sürdü.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°