Rahatlatan Deprem Açıklaması
Manşet Haber 15.08.2015 19:38:15 0

Rahatlatan Deprem Açıklaması

Rahatlatan Deprem Açıklaması

ulvi_can_unlugencÇukurova Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü’nden Bilim İnsanları, 5,2 büyüklüğündeki depremin ardından ‘daha büyük depremler olacak’ şeklindeki açıklamaların gerçeği yansıtmadığını söyledi. Halkı paniğe sürükleyen ve 15 gündür devam eden bilimsellikten uzak söylemler nedeniyle açıklama yapma gereği duyduklarını bildiren Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ulvi Can Ünlügenç, “Bakla falına bakar gibi yorumlarda bulunuluyor. Bu tarz kişilere mikrofon uzatılması, beyanlarının yazılması deprem kadar büyük bir felaket ve çok acı bir durum.” dedi.

Çukurova Üniversitesi, Jeoloji Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ulvi Can Ünlügenç,  bölüm hocaları Prof. Dr. Hasan Çetin, Prof. Dr. Kemal Gürbüz, Prof. Dr. Sedat Türkmen, Yrd. Doç. Dr. Mustafa Akyıldız, Yrd. Doç. Dr. Hakan Güneyli, Öğr. Gör. Dr. Hatice Karakılçık ve Arş. Gör. Ahmet Can Akıncı ile bir araya gelerek, son zamanlarda yayılan yüksek şiddetli deprem söylentileriyle ilgili açıklama yaptı.

6,5 Şiddetinin Üstünde Deprem Öngörülmüyor

‘7 şiddetinde deprem bekliyoruz’ şeklindeki açıklamaların halkı paniğe sürükleyen talihsiz açıklamalar olduğunu dile getiren Prof. Dr. Ünlügenç, fay hattı yapısı gereği Adana’da 6,5 şiddetinin üstünde deprem yaşanmasının mevcut fay geometrileriyle pek mümkün görülmediğini söyleyerek, “Bölgede zaman zaman küçük şiddette deprem olmasını bekliyor ve istiyoruz. Zaman zaman küçük sarsıntıların yaşanması biriken potansiyel enerjinin boşaltılması açısından gerekli. Bu sarsıntıların gelecekte olması beklenen daha büyük depremlerin şiddetlerini azaltabileceğini söyleyebiliriz.” dedi.

deprem_harita “Doğu Kesimlerde Bekleniyor.”

Prof. Dr. Ünlügenç, açıklamayı şöyle sürdürdü;

“Gelelim deprem üreten faylara… Öncelikle şunu belirtmeliyim ki, depremlerle ilgili açıklama yapan kişi ya da kuruluşlar aktif veya pasif fay hatlarının nerelerden geçtiğini, özelliklerinin neler olduğunu, faylarla ilişkili yer hareketlerinin ne anlama geldiğini çok iyi bilmeli. Biz bilim insanları olarak deprem konusunda sürekli çalışmalar yapıyoruz. Çoğu zamanımızı yer kırıklarının belirlenmesi, deprem çalışmayla geçirmemize rağmen halkı paniğe sürükleyecek hiçbir açıklama yapmıyoruz.

Basına açıklama yapanların belirttiği boyutlarda depremin oluşması için buradaki fay geometrilerinin oldukça uzun olması gerekiyor. Bunun yanında depremlerde açığa çıkan enerjiyi ve bunun sonucunda meydana gelen depremin yıkıcı gücünü etkileyen en önemli faktörün kırılmanın meydana geldiği fay kırığının uzunluğunun belirlediği bilinen bir gerçektir. Bu açıdan değerlendirildiğinde Adana ili ve çevresinde görülen aktif fayların devamlılığı fazla olmayan kollara (segmentlere) ayrılmış olması sebebiyle buralardaki yırtılmaların 6,5 şiddetinden daha büyük depremler meydana getirmesi öngörülmemektedir. Dolayısı ile oluşabilecek büyük depremlerin daha çok fay kırığının uzun olduğu doğu kesimlerde beklenmektedir.” 

“Binalar Fay Zonlarından Uzakta İnşa Edilmeli.”

“Sonuç olarak, bölgemizde deprem gibi doğal afetlerin oluşumu, deprem potansiyeli yüksek olan ülkemizde maalesef kaçınılmaz bir olaydır. Aktif fay zonları boyunca hemen her yerde sismik aktiviteler gerçekleşebilir. Bu nedenle, depremle yaşamaya her an hazırlıklı olmalıyız ve yöresel olarak belirli büyüklükte deprem olacakmış gibi yaşayacağımız yapı tasarımlarının deprem yönetmeliğinde belirtilen standartlara uygun tarzda ve özellikle fay zonlarından uzakta inşa ettirmemiz gerekmektedir.

 “Deprem Değil Binalar Öldürür…”

“Şunu da unutmamalıyız ki depremler öldürmez, binalar ve yanlış yer seçimi öldürür. Bu nedenle yerkabuğu üzerinde bulunan yerleşim yerlerinin tespiti ve uygun-sağlam zeminlerin belirlenebilmesi için, üzerine bina inşa edilecek zeminin jeolojik özelliğinin belirlenmesi hayati öneme sahiptir. Bu açıdan bölgemizde özellikle kalın bir alüvyon çökelinin olduğu ve yeraltı su seviyesi ile ilgili olarak sıvılaşma riskinin yüksek olduğu bölgelerde yapılaşmanın çok daha dikkatli bir şekilde yapılması planlanmalıdır. Bu kapsamda, belediyelerimizde deprem, heyelan, sel, taşkın vb. gibi doğal afetler ile ilgili çalışmalar yapmak üzere Jeoloji Mühendislerinin aktif görev aldığı özel birimlerin kurulması önerilmektedir.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°