RANTA VERGİ DEDİK GELDİ
Manşet Haber 19.02.2020 19:03:22 0

RANTA VERGİ DEDİK GELDİ

RANTA VERGİ DEDİK GELDİ


Bu köşede 19.01.2020 tarihli yazımızda ‘’şerefiye yani rant vergisini’’ yazmıştım. Bir hafta geçmedi TBMM Genel Kurulu’na; ‘’Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi’’ getirildi. Yasalaşması için Cumhurbaşkanı’nın onayını bekliyor.
RANT VERGİSİ KAŞ-GÖZ ARASINDA YASALAŞTI!
Değerli Konut Vergisi’nde iktidar üzerinde nüfuz sahibi olan lüks konut sahiplerinin tepkilerine dayanamayan AKP İktidarı 3 milyar beklediği bu vergiden bu yıl vazgeçti. Bu kaynaktan beklediği vergiyi alamayan iktidarın bunun yerine bütçe açığını ranttan vergi alınması ile telefi etmeye çalışacaktır.
Bu amaçla Kanun teklifinin 15’nci maddesi ile son anda İmar Kanunu'na eklenen bir hüküm ile yeni bir vergimiz oldu. Bize göre ‘’şerefiye’’, günlük deyimle ise ‘’rant vergisi’’ getirilmiş oldu.
İmar rantlarını daha önce bir takım, siyasiler, bürokratlar, işbirlikçi iş insanları ve takipçileri kendi aralarında paylaşmaktaydı.
Kimi belediye yetkililerinin yakınları adına kurdukları şirketlerle ‘’imar rantlarını’’ bazı yandaş müteahhitlerle paylaştıkları bilinmekteydi. Bu şekilde elde edilen kamu rantı toplamının işbirlikçi müteahhitlerle yüzdelik oranlarla paylaştıkları herkes tarafından biliniyordu.
Bu amaçla konu ile ilgili 20 Ocak’ta yazdığım yazıda aynen şu değerlemede bulunmuştum: ‘’Kanal İstanbul eğer gerçekleşecekse rantından; siyasilerin, bürokratların, arsa spekülatörlerinin, Arap Şeyh ve zenginlerinin, holdinglerin yani herkesin nemalandığı gibi Devletin de yasal olarak bu sebepsiz zenginleşmelerden şereflenen değerlerden muhakkak payını almalıdır.’’
ŞEREFİYE YA DA RANT VERGİSİ GETİRİLMELİDİR
Yol, köprü, hava meydanı, üniversite, sanayi sitesi ve benzeri büyük yatırımların yapıldığı yerler ve bunların yakınında bulunan arazilerin bu yatırımlar nedeniyle kısa sürede değer kazanması sonucunda; değeri artan taşınmazların sahiplerinden alınan parasal değerlere vergi hukuku literatüründe ‘’şerefiye’’ denilmektedir.
Bu yatırımların planlanması ve gerçekleşmesinden önce; iktidar sahiplerinden veya bürokraside haber alarak buralardaki köylülerin tarım arazilerini sahiplerinden değerinin altında veya değerinde aldıkları arazilerin kamulaştırma veya yatırıma yönlendirilmesi suretiyle haksız kazanç elde edilmesi ise ‘’rant’’ geliridir.
Gerek ‘’şerefiyeden’’ gerekse ‘’ranttan’’ elde edilen gelirlerin vergilendirilmesi vergi hukukunun temel kavramlarındandır.
Bu tür vergilerin; konusu, mükellefi, istisna ve muafiyetleri, vergilendirilme oranları, beyanı, ödeme ve sair düzenlemeleri bağımsız bir vergi kanunu ile düzenlenmesi gerekmektedir. Bu verginin tahakkuk ve tahsilatı da genel olarak da yerel idarelere yani belediye ve özel idarelere verilmelidir.
MALİYE YERİNE NİYE ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
Bu tür vergilerin; konusu, mükellefi, istisna ve muafiyetleri, vergilendirilme oranları, beyanı, ödeme ve sair düzenlemeleri bağımsız bir vergi kanunu ile düzenlenmesi gerekmektedir. Bu verginin tahakkuk ve tahsilatı da genel olarak da yerel idarelere yani belediye ve özel idarelere verilmelidir.
Yapılan düzenleme ile bu verginin Maliye yerine Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından tahsil edilmesi şeklinde düzenlenmektedir. Yani tahakkuku, tahsilatı ve harcanması bütçe disiplini dışına taşınarak keyfi harcanması planlanacağı anlaşılmaktadır.
İMAR KEŞMEKEŞİ ÖNLENECEĞİ YERDE RANTINDAN VERGİ DEVŞİRMEK TUHAFLIĞI
Ülkemizde şehirlerimizin imar durumu vahim. Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum; ‘’Türkiye'deki yapı stokunun yüzde 45-50'sinin depreme hazır durumda olduğu ve 21 bin de kaçak yapı bulunduğunu’’ Sabah Gazetesi’ne açıkladı.
Kamu açıkları çürük binalara ‘’imar affı’’ ya da inşaat ruhsatı vermeden ‘’imar rantı’’ tam da AKP uygulamalarının özü!
Şehirlerimiz kamuya gelir sağlamak için ‘’imar rantı aracı’’ edilmemelidir.
Sağlıklı ve yaşanabilir şehirler imar rantına kurban edilmemeli. Yeşilin, ağacın olmadığı, her yerin beton ormanına dönüştüğü şehirler günü kurtarma adına daha da yaşanamayacak hale getirilmemelidir.
2020 YILI İÇİN DEĞERLİ KONUT VERGİSİ ALINMAYACAK
Değerli Konut Vergisi’ne ilişkin mükellefiyet 2020'nin başından itibaren geçerli olacak ancak; 2020'de verilmesi gereken beyanname verilmeyecek, vergi tahakkuk ettirilmeyecektir.
Cumhurbaşkanı’na, bu süreleri 1 yıla kadar uzatmaya yetkili olacak. Vergi mükellefiyeti 2021'in başından itibaren başlayacak.
Düzenleme ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü’nce değişiklikten önce belirlenen değerleri de dikkate alınmayacak.
DEĞERLİ KONUT VERGİSİNE DÜZENLEME
Değerli Konut Vergisi’nde de düzenleme yapılmaktadır. Buna göre; değeri 5 milyon liraya kadar olan mesken nitelikli taşınmazlar 'Değerli Konut Vergisi'ne tabi olmayacak.
Emlak Vergisi Kanunu'na göre belirlenen bina vergi değeri esas alınacak. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü tarafından değer belirleme uygulaması olmayacak.
Vergi hesaplamasında da düzenleme yapılmaktadır. Değerli konutun 5 milyon lirayı aşan kısmından vergi alınacak. Buna göre;
- Değeri 5 milyon ile 7,5 milyon lira arasında olan konutun 5 milyonu aşan kısmından yüzde 3;
- Değeri 7,5 milyon ila 10 milyon lira arasında olan konutlarda, 7,5 milyon lira için 7 bin 500 lira, aşan kısım için binde 6;
- Değeri 10 milyon liradan fazla olan konutlarda 10 milyon lirası için 22 bin 500 lira, fazlası için ise binde 10 oranında vergi alınacaktır.
Paylı mülkiyette (müşterek) ve el birliği mülkiyette (iştirak) matrahın hesabında mesken nitelikli taşınmazın toplam değeri esas alınacak.


YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°