Ufak tefek bir kadın amakocaman yüreği olan bir hukuk abidesi. Amerikalı kız çocuklarının rol modeli. Kadın hakları savunucusu, bireysel ve toplumsal eşitlik savaşçısı. Adı Ruth Bader Ginsburg, ya da kısaca RBG.
1933’de göçmen bir Yahudi ailenin kızı olarak dünyaya geldi. 17 yaşında annesini kanserden kaybetti. 1956 yılında Harvard Hukuk Fakültesi’nde öğrenim görebilen sadece dokuz kadından biriydi.
Başarılı eğitim hayatına rağmen hiçbir hukuk firmasında iş bulamadı. Çünkü hem Yahudi, hem kadın, hem de anneydi. Üniversitedeyken bir yandan da bebek baktı. Kocası Martin testis kanserine yakalandı ama atlattı. Kendisi de hukukçu olduğu halde daima karısının gölgesinde kalmayı tercih etti. 56 yıl mutlu bir evlilikten sonra öldü.
RGB, 1963’te Rutgers Üniversitesi’nde öğretim üyesi oldu.Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) bünyesinde Kadın Hakları Projesi’ni kurdu ve cinsiyet ayrımcılığına karşı hukuk mücadelesinin öncülerinden biri olarak öne çıktı. 1993’te Clinton’ın aday göstermesiyle Amerika’nın ikinci kadın Yüksek Mahkeme Üyesi oldu.
1999’da, kolon kanserini yendi. 2009’da pankreas kanserine yakalandı. Ameliyat olduKemoterapi ve radyoterapi görüyor. İstatistiklere göre hastaların ancak yüzde 8’i pankreas operasyonu geçirdikten sonra, 5 yıl daha yaşıyor. Ama RBG, o badireyi de atlatmış görünüyor. 2014’te bu sefer kalbi tekledi, stent takıldı ve 81 yaşına rağmen mahkemedeki hiç bir oturumu kaçırmadı. Geçen 7 Kasım’da kırılan üç kaburga kemiği ‘pulmonerlobektomi’ ile alındı.Operasyon sırasında akciğerindeki kötü huylu nodüller fark edildi. Kırılan kemikler, kanserde erken teşhisi sağlıyormuş.
Şu anda 87 yaşında. Trump’ınkabusu. Demokratlar ölecek diye korkuyor; Trump ölmesini bekliyor; Çünkü ölürse, yerine kendi meşrebine uygun birini atayacak ve Yüksek Mahkemedeki üye sayısını lehine çevirecek. O ise Trump için,”O dakika aklına ne esiyorsa, onu söyleyen bir sahtekâr,”diyor ve ekliyor. “Seçimlere kadar ölmeyeceğim.”
Yani, Trump’ın gittiğini görmeden ölmek yok.
Sadece bir kadın, 87 yaşında, bin türlü badireyi atlatmış yaşlı bir kadın, koskoca Amerika’da insan hakları, demokrasi ve feminizm savaşı veriyor. Görünüşe göre kazanıyor da.
Dilerim bu saygıdeğer kadın, o seçimleri görmeden ölmez.
Ben aynı saygıyı hukuk, dolayısıyla özgürlük, demokrasi ve insanlık mücadelesi veren, gündüz güneş, gece yağmur altında, günlerce parklarda, yol kenarlarında, aç ve susuz kendi devletine karşı direnen avukatlarımıza ve baro başkanlarımıza da duyuyorum.
Eli kolu bağlı oturmanın utancıyla, ümit ve heyecanla, kulağım STK’larda, gözüm yollarda RBG gibi seçimi bekliyorum.
NAMIK KEMAL'İ ŞİMDİ DAHA İYİ ANLIYORUM. NE DEMİŞTİ, HATIRLAYIN:
“Ölürsem görmeden millette ümid ettiğim feyzi,
Yazılsın seng-i kabrimde vatan mahzun ben mahzun.”
