RODRİGONUN GİTAR KONÇERTOSU ve DENİZ GEZMİŞ

RODRİGONUN GİTAR KONÇERTOSU ve DENİZ GEZMİŞ

Aslında bu yazıyı 3-4 yıl önce yazmıştım. Ama…Bir arkadaşım, dostum, bir konserden alınmış, 5 dakika 6 saniyelik bir bölüm göndermiş. Muhteşem bir salon, harika bir orkestra ve bilinçli bir dinleyici topluluğu…Müzik başladı…Herkes huşu içinde…Bazı eşler birbirine sarılmış…Ağlayanlar var…Çünkü, konçertonun hikayesini biliyorlar…Dinledim, benim de gözlerim doldu, eskilere gittim. Ve o yazıyı arşivden buldum. Sabrınızı dileyerek yeniden paylaşıyorum. (Konçeronunhikayesini ve kardeşi Qurnika’yı ayrıca yazacağım.)

Batı müziğinden zevk almam. Anlamam çünkü. Benim favorim kendi öz müziğimiz.

Yıl 1971.. Bir arkadaşım, hadi ismini yad edelim, ışıklar içinde olsun, can dostum Şahin Aksoy bana 33’lük bir plak hediye etti. Işıklar içinde olsun.

-“Bak bunu seveceksin,” dedi.

Hep enstürmantal parçalar vardı. İlk defa orada dinledim. Rodrigo’nun Gitar Konçertosunu. Sevmenin ötesinde, bayıldım. Kendi müzik setimde bir kaseti önlü arkalı konçertoyla doldurdum.

O zamandan beri evde el ayak çekilince, kendimle baş başa kaldığımda çalarım onu kısık bir sesle ve sabahlara kadar dinlerim.Dinledikçe de,” Bu sıradan bir insanın, sıradan duygularla yapabileceği bir beste değil,” diye düşünür, bunu yaratan duygu nedir diye kafa yorarım. Öyle ya, Faruk Nafiz dememiş miydi;

“Varsın seni yıllarca azabın kolu sarsın;

Şair sen üzüldükçe ve öldükçe yaşarsın.”

Araştırdım ve altından şöyle bir hikaye çıktı.

Joaquin Rodrigo Vidrein 22 Kasım 1902’de   doğdu.. Üç yaşında difteriye yakalandı vegörme yetisini kaybetti. Ailesionumüziğe yöneltti. Sekiz yaşında solfej, piyano ve keman   dersleri aldı.

22 yaşında orkestra için bestelediği Beş Çocuk Parçası ile İspanya Ulusal Ödülü’nü  ve yurtdışında eğitimini sürdürmesi için burs kazandı ve Paris’e gitti.

1929 yılında, İstanbul doğumlu bir Türk kızı olan piyanist ve besteci Victoria Kamhi’yle tanıştı ve 1933 yılında evlendiler. Victoria onun sadece eşi değil, gözü kulağı da olmuştu.

Devir İspanya’da iç savaşların her konuda huzursuzluğu yaşandığı devirdi. Paris’e yerleştiler. 1939’da iç savaş bitince Madrit’e döndüler. İşte konçerto bu dönemde bestelendi. Rodrigo çaldı, Victoria notalarını yazdı.

“Peki, Deniz  Gezmiş bu hikayenin neresinde,” diyeceksiniz. Deniz 6 Mayıs 1972’de idam edileceği zaman son arzusu soruldu.

-“Bir demli çay, bir sigara ve Rodrigo’nun Gitar Konçertosu,” dedi

Sigarasını, tüttüremedi, çay içemedi, Rodrigo’yu dinleyemedi.

Balki de aceleleri vardı. Son isteğini yerine getirmediler.

-“YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE,” diye haykırdı ve

ASTILAR…

 

25.04.2024 BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

İfral TURGUT

12.09.2020 17:00:28

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI