SABANCI VAKFI’NIN “DEĞİŞEN İKLİMLER, DEĞİŞEN HAYATLAR”  FİLM YARIŞMASI’NIN KAZANANLARI
Manşet Haber 23.01.2021 14:08:40 0

SABANCI VAKFI’NIN “DEĞİŞEN İKLİMLER, DEĞİŞEN HAYATLAR” FİLM YARIŞMASI’NIN KAZANANLARI

SABANCI VAKFI’NIN “DEĞİŞEN İKLİMLER, DEĞİŞEN HAYATLAR” FİLM YARIŞMASI’NIN KAZANANLARI


Sabancı Vakfı’nın “Kısa Film Uzun Etki” sloganıyla bu sene beşincisini düzenlediği Kısa Film Yarışması’nın kazananları belli oldu. “Değişen İklimler, Değişen Hayatlar” temasıyla bu yıl ilk kez online düzenlenen yarışmanın ödül töreni Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan’ın ev sahipliğinde ve Zeynep Atakan’ın sanat yönetmenliğinde gerçekleşti. Jüri üyeleri ve yarışmacıların online bağlandığı, pek çok sanatseverin Sabancı Vakfı YouTube hesabından takip ettiği canlı yayında ödüller sahiplerini buldu.
Bu sene de genç sinemacılardan büyük ilgi gören yarışmada 13 eser finale kalmaya hak kazandı. Ödül almaya hak kazananlar; 5. Kısa Film Yarışması’nın jürisi Türkiye’den yönetmen ve senarist Tayfun Pirselimoğlu ve ödüllü oyuncu Belçim Bilgin’in yanı sıra yurt dışından dünyaca ünlü Gürcü yönetmen Ana Urushadze, sinema yazarı Barbara Lorey de Lacharrière ve Saraybosna Film Festivali kurucusu, festival direktörü ve film yapımcısı Mirsad Purivatra’nın değerlendirmeleriyle belirlendi.
Birincilik ödülü “Cansuyu” isimli filmiyle Anıl Gök’ün oldu
“Cansuyu” filmiyle birinci olan Anıl Gök’ün ödülünü Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı açıklarken “Taze Süt” filmiyle ikinci olan Ömer Faruk Güler’in ödülünü Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan ve “Tatile Gidiyoruz” filmiyle üçüncü olan Aral Ariel Goldenberg’in ödülünü yarışmanın Kanaat Önderi Tamara Kotevska açıkladı. Mansiyon ödüllerine layık görülen “Kimin Umurunda” filminin yönetmeni Yeliz Gürkan’ın ve “Hayır!” filminin yönetmeni Can Yeşiloğlu’nun ödülünü Sanat Yönetmeni Zeynep Atakan açıkladı. Dereceye giren filmlerin birincisi 20 bin TL, ikincisi 15 bin TL, üçüncüsü 10 bin TL ile ödüllendirildi.
Ödül töreninde yaptığı konuşmada Kısa Film Yarışması’nın toplumsal meseleleri sanat yoluyla ele alma ve görünür kılma hedefiyle başlatıldığını belirten Sabancı Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Her yıl farklı bir tema seçiyoruz ve bu temaları seçerken özellikle küresel olmasını önemsiyoruz. Geçen yılın teması ‘Dijital Yalnızlık’ olarak belirlenmişti. Filmlerde işlenen dijital yalnızlık teması pandemide gerçeğimiz oldu. Bu yılın teması ise yine uzun yıllar gündemde kalacağını öngördüğümüz ‘iklim değişikliği’… İnanıyorum ki; bu yıl da genç sinemacılar yaratıcılıkları ve öngörüleriyle büyük bir etki yaratacak ve herkesi harekete geçirecekler. COVID-19 pandemisi, dünyamızın küresel bir kriz karşısında ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. Her yönüyle pandemiden çok daha derin sonuçlar doğuracak iklim krizinin, ne yazık ki aşısı yok. Ancak hepimizin ortak gayretiyle tedavisi mümkün. Bu tedavinin temelinde ise farkındalık oluşturmak var. Öncelikle şunu kabul etmeliyiz. İklim krizi yalnızca yarının konusu değil, bugünden etkilerini yaşadığımız, acil çözüm bekleyen bir mesele. Örneğin; Ocak ayı başlarında yalancı bir bahar yaşadık. Kar yağması beklenen bir mevsimde ağaçlar çiçek açtı, yeterli yağış alınamadı. Bu, çok hayati ve dikkate alınması gereken küresel bir sorun. Çözümü için biz de elimizden geleni yapmaya gayret ediyoruz. Bu konuda her geçen gün kendimizi daha da geliştirmekte kararlıyız. Ama yetmez biliyoruz, çok daha geniş kapsamlı projelere, bugünden yarını düşünerek öngörülü adımlar atmaya ihtiyacımız var. Bu anlamda, genç yönetmenlerin çektiği filmler, meselenin önemini bir kez daha gözler önüne serecek” dedi.
Güler Sabancı: “Bu yıl ilk kez Market çalışmasını hayata geçiriyoruz”
İklim değişikliği konusunda geniş kapsamlı projelere, bugünden yarını düşünerek öngörülü adımlar atmaya ihtiyaç olduğunu belirten Güler Sabancı, “Aldığımız başvurularla gördük ki, pandeminin yarattığı tüm olumsuz koşullara rağmen, genç sinemacılar çok anlamlı ve kaliteli filmler üretmişler. Böylesi zor zamanlarda üretmeye devam etmek bir sanatçının toplumsal gelişmeye yaptığı en büyük katkıdır. Bu bir yarışma olsa da kaybedeni yok, tüm yarışmacılar buradan önemli kazanımlarla ayrılıyorlar. Dünya sineması içinde gitgide daha önemli bir yer almaya başlayan Türk sineması bize gurur verirken, bu dünyaya yeni giren yeteneklerin emeklerine katkıda bulunmak bizi sevindiriyor. Sabancı Vakfı olarak, yarışma kapsamında her yıl gençleri usta sinemacılarla bir araya getiren Kısa Film Platformu Buluşmaları’nı düzenliyoruz. Ayrıca, yarışma kapsamında bu yıl ilk kez Market çalışması hayata geçirildi. Market çalışması ile seçilmiş filmleri, ulusal ve uluslararası festival direktörleri ile buluşturacağız. Önümüzdeki günlerde, onların yurt içi ve yurt dışı festivallerde gösterecekleri başarıları heyecanla bekliyoruz.” dedi.
Tamara Kotevska: “Bir kişi kuralı bozarsa bedelini herkes öde
Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması’nın bu yılki Kanaat Önderi Bal Ülkesi (Honeyland) adlı belgeselin ortak yönetmenlerinden Tamara Kotevska; “Bu sene iklim değişikliği temalı Kısa Film Yarışmasında Kanaat Önderi olmaktan çok büyük onur duyuyorum. Çok yetenekli yeni yönetmenlerden şahane filmler izledim. Ben ‘Bal Ülkesi’ filmi üzerinde çalışmaya başladığımda 22 yaşındaydım, 4 sene boyunca çalıştım bu film üzerinde. Bu deneyimde benim aklımda kalan en önemli şey filmdeki karakteriminiz Hatice’nin söylediği şu cümleydi: ‘Arıların yaptığı balın yarısını al yarısını onlara bırak’ derdi. Şunu fark ettim, aslında çağımızın en büyük problemi insanların aç gözlülüğü… Bir yönetmen olarak her zaman bununla mücadele etmeye karar verdim. Çünkü iklim değişikliği aslında tamamen insanların açgözlülüğünden kaynaklanıyor ve hepimiz bunun sorumlusuyuz. Yine Hatice’den bir alıntı yapmak istiyorum: Bir kişi kuralı bozarsa bedelini herkes öder” dedi.
İlk yılında “Mülteci Kadınlar”, ikinci yılında “Çocuk İşçiler”, üçüncü yılında “Ayrımcılık” ve dördüncü yılında “Dijital Yalnızlık” ile teması düzenlenen Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması, bugüne kadar Türkiye’nin her bölgesinden; Avusturya, Belçika, Fransa, Hindistan ve Kanada’nın da aralarında bulunduğu pek çok ülkeden başvuru aldı.



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°