SAĞLIK ÇALIŞANLARI ADANA’DA İŞ BIRAKTI
Manşet Haber 15.06.2022 14:40:09 0

SAĞLIK ÇALIŞANLARI ADANA’DA İŞ BIRAKTI

SAĞLIK ÇALIŞANLARI ADANA’DA İŞ BIRAKTI

Hekim ve Sağlık Emek-Meslek Örgütünün tüm bileşenleri TBMM Genel Kurulu’na teklif olarak sunulan haklarının gasp edilgiğini öne sürdürkleri düzenlemeye karşı bir günlük iş bıraktı.
ÇÜ Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi poliklinikler önünde ve Adana Şehir Hastanesi Başhekimlik önünde toplanan hekim ve sağlık-emek örgütünün tüm bileşenleri burada basın açıklaması yaptı.
Adana Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Selahattin Menteş, şöyle konuştu:
“Emeğimizin hakkını aldığımız sağlıklı bir gelecek için g(ö)rev başındayız. Biz, “Öldürülen başka Kamil Furtun’lar Ersin Arslan’lar olmasın, yaşatmak için yaşamak istiyoruz” diyenler, Biz, gecesi gündüzü olmayanlar, Biz, hastalandıran bu sağlık sistemine göz yumamayanlar, toplum sağlıksızken nefes alamayanlar, Biz, bu gördüğünüz binalarda sistemin tüm başarısızlığının altında bırakılanlar; Biz, aylardır bir kurgu ile oyalama taktikleri ile yok sayılan, emeği hiçleştirilen, mesleği değersizleştirilenler. Tüm bu olumsuzluklara rağmen; “giderlerse gitsinler”e boyun eğmeyenler; mesleğinin beyazını karanlığa ışık yapanlar; emek bizim, söz bizim diyoruz. Uzun mesailerde, yorucu nöbetlerde, kışkırttığınız sağlık taleplerine yanıt vermeye çalışan emeğin sahibi olanlar, Bizler; yoksulluk sınırı altı ödemelere, bizleri ölümüne çalıştıranlara, sağlıkta şiddeti üretenlere karşı sözümüz var diyoruz. Yeni yasa teklifiyle yeniden farkına vardığınız gibi mecliste, ekranlarda yürüttüğünüz senaryolarınız; hem bizlerin hem de toplumun gözünde artık hükümsüzdür.
HAFTALIK VE SÜRESİZ İŞ BIRAKMALARA HAZIRIZ
Aylar süren oyalamanın ardından, yeni yasa teklifiyle emeğimizle yeniden alay ettiniz. Bizlerin istekleri çok basitken, sizler ısrarla vermemek için her şeyi yapmaya devam ediyorsunuz. Bir kez daha anlamanız için tekrar ediyoruz:
1: Emekliliğe yansıyacak temel ücret artışı talep ediyoruz,
2: Nitelikli şekilde ve baskı altında olmadan çalışabilmemiz için yeterli süre ve olanaklar istiyoruz.
3: Sağlıkta şiddetten arındırılmış çalışma alanları istiyoruz
4: Emekli büyüklerimizin insanca yaşayacağı bir emekli maaşı istiyoruz.
5:Toplumun daha az hastalanması için koruyucu sağlık hizmetlerinin güçlendirilmesini istiyoruz.
Sizin bizlere dayattığınız sağlıksızlığa karşı bizler bu gidişatı değiştirmek, sağlıklı bir gelecek için birlikteyiz. Bugünkü G(ö)REV eylemimiz son değil. Bu bir itirazdır! Meclis’te yürütülen senaryoyu reddediştir! Hakkımız olanı alana kadar hep birlikte, sağlıksız politikalarınızın ve emek gaspınızın karşısında olmaya tüm gücümüzle devam edeceğiz. Tüm Türkiye’de hakları için, mesleğinin onuru için bir araya gelen bizler biliyoruz ki emeğimizin hakkını aldığımız, sağlıklı bir geleceği birlikte inşa edeceğiz. Bugün mecliste görüşülen ucube senaryolardan derhal dönün ve TTB başta olmak üzere sağlık alanındaki emek ve meslek örgütleri ile uygun bir yasa hazırlayın. Bu ülkenin hekimleri, tüm sağlık emekçileri haftalık ve süresiz iş bırakmalara hazırdır. Bizi buna mecbur bırakmayın.”

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°