Sağlıkçılar iş bıraktı
Manşet Haber 17.04.2013 13:43:07 0

Sağlıkçılar iş bıraktı

Sağlıkçılar iş bıraktı

Hekim ve sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet ve Gaziantep’te Dr. Ersin Arslan’ın öldürülmesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen çözüm üretilmemesi nedeniyle doktorlar ve sağlıkçılar iş bıraktı.

Türk Tabipler Birliği, SES, DEV SAĞLIK İŞ, TDB, HAYAD, THD, Türk Ebeler Derneği, TÜM RAD DER, TMRT DER, SHUD, Türk Psikologlar Derneği, SÖZSEN ve Sağlık Hizmetleri Sınıfı Çalışanları Derneği yönetici ve üyeleri ile asistan hekimler destek vererek bir günlük iş bıraktı.

TEHLİKELİ  GİDİŞ  SEYREDİLDİ

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Poliklinikler önünde toplanan sağlık çalışanları sloganlar atarak basın açıklaması saglik_isbiraktiyaptı. Dr. Ersin Arslan’ın öldürülmesinin üzerinden 1 yıl geçtiğini, şiddetin daha da arttığını, Sağlık Bakanlığı ve yöneticilerinin bu tehlikeli gidişi sadece seyretmekle yetindiklerini belirten Adana-Osmaniye Tabip Odası Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, şöyle konuştu:

”TTB olarak önerdiğimiz TBMM Sağlıkta Şiddeti Araştırma Komisyonu nihayet kuruldu ancak geçen bunca zamanda hala bir rapor oluşturup açıklayamadı. Bakanlık sağlıkta şiddetin artmadığını iddia etmekte ama sadece basın-yayın organlarına baktığımızda bile hemen her gün yeni bir şiddet olayının yaşandığını görmekteyiz. Ne yazık ki uygulanan sağlık politikaları sebebiyle hasta-hekim ilişkisi zedelenmiş, şiddet de buna bağlı olarak artmıştır. TTB olarak önerdiğimiz yasal düzenlemeler yapılması önerimiz de halen hayata geçirilmiş değil. Ancak taleplerimizin takipçisiyiz. Yine sağlıkta şiddeti görünür kılmak, sağlıkta şiddetin önlenmesi yönünde adımlar atılmasını sağlamak üzere, Dr. Ersin Arslan’ın öldürüldüğü gün olan 17 Nisan’ın ‘Uluslararası Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddeti Önleme Günü’ olarak belirlenmesi için Dünya Sağlık Örgütü’ne başvurduk”

AKIL DIŞI SAĞLIK SİSTEMİ VAR

Edirne’de ilacını bulamayan kanserli bir hasta sorununun çözümü için Çevre ve Şehircilik Bakanı’ndan yardım istemesine bakan tarafından dilenci muamelesi yapılmasını esefle karşılayıp, kınadıklarını ifade eden Dr. Ökten,”Halkımızı dilenci yerine koyan AKP Hükümeti, on yıldır uyguladığı politikalarla sağlık çalışanlarını da hedef tahtasına çevirdi. Ortada sağlık çalışanları ve hastaları, hasta yakınlarını karşı karşıya getiren akıl dışı bir sağlık sistemi var.

Sağlık Bakanı değişti, sağlık sisteminde düzelme denecek hiçbir adım atılmadığı gibi atılma niyeti de yok. Ödeme güvencesini tamamen yitirmiş, çalışanları birbirine düşüren, sağlıkta kaliteyi düşüren performans uygulaması var! Gittikçe ağırlaşan iş yükü ve angarya, 7/24 esnek, kuralsız ve baskı altında çalıştırılma var! Birlik Hastaneleri arasında dama taşı gibi dolaşma, işyeri güvencesinin tamamen ortadan kalkması, görev tanımı dışında “sağlıkçı her işi yapabilir mantığı” ile çalıştırılma var! Özel sektörde güvencesiz, parasını alamadan, kölelik koşullarında çalışma var! Siyasetçiler, yöneticiler tarafından küçük düşürülme, hedef gösterilme var! Tüm bunların sonucunda bozuk bir sağlık sistemi, tedavi olamayan hastalar, çalışanlara yönelmiş öfke ve şiddet var! Dr. Ersin Arslan’ın ölümünden bu yana bir yıl geçti ancak sağlıkta şiddet olanca hızıyla devam ediyor. Hasta bakmaya, ameliyat yapmaya korkar hale geldik. Çünkü acil servislerde, polikliniklerde, yoğun bakımlarda, hastane koridorlarında, aile sağlığı merkezlerinde tehdit ediliyor, saldırıya uğruyor, dövülüyor, bıçaklanıyor, öldürülüyoruz. Sağlık Bakanlığı Sağlıkta Şiddeti Önleme Yasası’nı çıkarmamakta direniyor, TBMM’de kurulan Sağlıkta Şiddeti Araştırma Komisyonu bir yıldır raporunu yaz(a)mıyor; Hükümet seyretmeye devam ediyor! Sağlıkta şiddetin basit bir hasta-sağlık çalışanı anlaşmazlığından kaynaklanmadığını biliyoruz. Sağlık ortamımızı savaş alanına çeviren bu şiddetin on yıldır uygulanan sağlık politikalarından kaynaklandığını biliyoruz. Sorumluları biliyoruz: Sevgisiz, hürmetsiz, değerbilmez sağlık yöneticileri, Sağlık çalışanlarının sırtından ucuz oy avcılığı yapan politikacılar, “Hekimlerin eli hastaların cebinde” diyenler, “Doktor efendi dönemi bitti” diye buyuranlar, Mesleki itibarımızı yok edenler, Kendi başarısızlıklarını gizlemek için bizleri hedef gösterenler, Sağlık çalışanlarını hastalara kırdıranlar, SUÇLU SİZSİNİZ!  Artık yeter, Dr. Ersin Arslan’ın ölüm yıldönümünde, sağlıkta şiddete isyan ediyoruz! Böyle sağlık sistemi olmaz, Bu şiddet sona Ers!n. Bu şartlarda iyi hekimlik, diş hekimliği, hemşirelik, ebelik, teknisyenlik yapamıyoruz. Nitelikli sağlık hizmeti veremiyoruz.

Eğitimimiz sürecinden başlayarak çok çalıştığımız, zor şartlarda hizmet vermeye gayret ettiğimiz hastalarımızdan, hasta yakınlarından şiddet görmeyi kabul edemiyoruz. Bugün öldürülen meslektaşımız Dr. Ersin Arslan’ı anıp Türkiye’de sağlık alanındaki şiddeti, nedenlerini, çözüm önerilerini tartışacağımızdan dolayı acil hastalar, kanser hastaları, diyaliz hastaları ve yatan hastalar dışında sağlık hizmeti sunmuyoruz. Bu eylem ve etkinliklerimizdeki temel amacımız önemli yanlışlar olduğu ortada bulunan Türkiye sağlık ortamına katkı sağlamaktır. Kamu hastanelerinin yöneticileri ve özel hastane sahiplerini şiddete karşı sahici önlemler almaya ve şiddetin sebeplerini ciddiyetle gözden geçirmeye çağırıyoruz. Bugün bütün sağlık çalışanları, bütün sağlık kurumlarının bahçelerinden hep birlikte tek bir yürek olup sesleniyoruz: Böyle sağlık sistemi olmaz. Bu şiddet sona ERS!N”

Hekimlerin bir günlük iş bırakacağını bilen vatandaşlar hastanelere gelmeyerek sağlık çalışanlarına destek verdi.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°