SAKIP SABANCI 14. YILINDA ARAŞTIRMA ÖDÜLLERİ İLE ANILDI
DÜNYA 11.04.2018 20:10:53 0

SAKIP SABANCI 14. YILINDA ARAŞTIRMA ÖDÜLLERİ İLE ANILDI

SAKIP SABANCI 14. YILINDA ARAŞTIRMA ÖDÜLLERİ İLE ANILDI

Uluslararası Araştırma Ödülü”,Sakıp Sabancı Ailesi ve Sabancı Üniversitesi ev sahipliğinde,  Sabancı Center’da gerçekleşen törenle sahiplerini buldu.

Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, “Sakıp Sabancı, sadece fen bilimlerinin değil, sosyal bilimlerin de aynı derecede desteklenmesi gerektiğine inanırdı. Vizyoner kişiliğiyle, bu anlayışı kalıcı hale getirmek için, Türkiye’nin sosyal bilimler alanında verilen ve uluslararası boyutu olan “tek” akademik ödülünü ihdas etti” diyerek sözlerine başladı.

Güler Sabancı, “Türkiye, jeopolitik ve kültürel düzeyde, Batı ile Doğu arasında bir köprü görevi üstlenerek; dünya barışı için Osmanlı İmparatorluğu’ndan bugüne bölgesel güç ve küresel ölçekte kilit ülke olmuştur. Farklı özellikleri ve nitelikleriyle, ülkemizin bölgesel ve küresel sorunlara çözüm bulmada etkin, güçlü ve istikrarlı olabilmesi için; bilgi üretimi, araştırma ile bilimsel düşünme ve tartışmaya önem verilmelidir.” dedi. Güler Sabancı, bu üç alanın da Türkiye’nin dünyayla birlikte olması ve birlikte çalışmasını gerektirdiğini belirtti. Gerek Sabancı Üniversitesi gerekse Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülü’nün bu temel felsefe üzerinde kurulduğunu sözlerine ekleyen Güler Sabancı, “Bu evrensel bakış açısı, merhum Sakıp Bey’in vizyonunu da net olarak yansıtıyor” dedi.

Sakıp Sabancı’nın Türkiye için düşündüğünü ama düşüncelerinin Türkiye ile sınırlı kalmadığını hatırlatan Güler Sabancı, “Her işin uluslararası boyutunun olmasını çok önemserdi ve isterdi. Biz de Sabancı Üniversitesi’ni bu anlayışla kurduk. Uluslararası yeri ve saygınlığı olan, kabul gören bir akademik yapı oluşturmayı hedefledik. “Dünya üniversitesi” olma vizyonuyla çıktığımız yolda bugün uluslararası sıralamalarda kendine yer bulan bir kurum haline geldik” dedi.

2019 yılında Sabancı Üniversitesi’nin 20. yılını kutlayacağını belirten Güler Sabancı, “Genç yaşına rağmen, uluslararası bilinirliğinden cesaret aldığımız üniversitemizin öncü bir girişimini bugün sizlerle paylaşmak istiyoruz. Sakıp Sabancı ismine çok yakıştığına inandığımız, Columbia Üniversitesi Sakıp Sabancı Türkiye Çalışmaları Merkezi’ni 4 Mayıs’ta New York’ta açıyoruz” dedi. Sabancı Üniversitesi’nin sosyal bilimler alanındaki çalışmalarının, bu önemli küresel işbirliği ile yeni bir boyuta taşındığına vurgu yapan Güler Sabancı, Merkez’in başta Ayşe Kadıoğlu olmak üzere, Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nin katkıları ile dünyada kabul gören, “Türkiye Çalışmaları”nın yürütüldüğü referans noktalarından biri olacağına inandığını belirtti.

Güler Sabancı konuşmasının sonunda 2019 ödül konusunun “Küresel Karmaşada Çok Taraflılığın Geleceği: Güvenlik, Ekonomi ve Demokrasiyi Yeniden Düşünmek” olduğunu açıkladı.

Jüri Özel Ödülü’nün sahibi, 50 yılı aşkın süredir demokrasiler üzerinde çalışan, Türkiye ve dünyada birçok siyaset bilimciye ilham vermiş bilim insanı Adam Przeworski oldu. New York Üniversitesi'nde Carroll ve Milton Petrie Siyaset Kürsüsü Başkanı olan Adam Przeworski; demokratik rejimler ve piyasalar üzerine yaptığı çalışmalarla Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü. Adam Przeworski, birçok farklı kıtanın prestijli üniversitelerinde çalıştı, çok sayıda bilim insanı yetiştirdi, özellikle karşılaştırmalı siyaset alanının şekillenmesinde önemli rol oynadı.Latin Amerika Sosyal Bilimler Konseyi, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Amerikan Devletleri Örgütü gibi birçok uluslararası örgüte danışmanlık yaptı.

Adam Przeworski ödül töreninde yaptığı konuşmasında; Sınırlar ötesi problemleri paylaşıyoruz, bu problemleri çözmek küresel çabaları gerektiriyor. Genç bilim insanlarının küresel çabalarını devam ettirebilmeleri adına bu ödülü çok değerli buluyorum dedi.

Adam Przeworski: 'Hayatım boyunca iki sorunun cevabını bulmaya çalıştım. Birincisi; değerler, normlar ve çıkarlar ile bölünmüş insanlar nasıl birlikte yaşarlar? İkincisi de demokrasi ekonomik ve sosyal eşitsizliklerle nasıl birlikte var olabilir? Kaybedenlerin de kazanabilme imkânlarının olduğu düşünüldüğünde, siyasi aktörler ve gruplar sistemin içinde kalmayı tercih edeceklerdir. Ekonomi ve demokrasi arasındaki ilişki kritiktir. Araştırmalar ülkelerin belli ekonomik kalkınma seviyesini geçtikten sonra demokrasilerini pekiştirdiklerini ortaya koymuştur. Ülkelerin tamamında demokrasi tehdit altındadır. İkiyüz yıldan bu yana ilk kez pek çok ebeveyn çocuklarının refah seviyesinin kendilerinden kötü olacağını düşünmekte. Uzun vadede, yaşanan ekonomik sonuçlar önemli siyasi aktörlerin ve grupların demokrasi içinde kalma kararını etkileyecektir ' dedi.

Eşit ağırlıklı verilen üç “Makale Ödülü”nü ise;

Popülizmin Cazibesi ve Seçkin Söyleminin Rolü: Türkiye'den Örnekler ”başlıklı makalesiyle Selim Erdem Aytaç

“Demokrasinin Yıkımı: Otokrasi Heveslilerinin Stratejik Tercihleri” başlıklı makalesiyle İpek Çınar,

'Demokratik Gerileme ve Popülizm Arasındaki Seçmeli İlişkiler: Karşılaştırmalı Perspektifte Türkiye ve Macaristan Vakası” başlıklı makalesiyle Berk Esen layık görüldü.

Ödül töreninin açış konuşmasını Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı yaptı. Ödülün bu yılki jüri başkanı Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi (SSBF) Öğretim Üyesi Özge Kemahlıoğlu da gerekçeli kararlarını açıkladı. Jüri özel ödülünü kazanan Adam Przeworski’nin demokrasinin bir siyasi rejim olarak tanımlanmasına katkıda bulunduğunu söyleyen Kemahlıoğlu, Przeworski’nin bu tanımında seçimlere ve belirsizliğe odaklandığını vurguladı. Buna göre demokrasi, birbirlerinin tercihlerini bilmeyen her vatandaş için seçim sonucunun olasılık olarak kaldığı bir siyasi sistem.

Jüri ödülünü alan Adam Przeworski’nin bu konudaki çalışmalarının literatürün gelişmesinde kritik rol oynadığını belirten Özge Kemahlıoğlu, araştırmalar sonucunda ülkelerin belli bir ekonomik kalkınma seviyesini geçtikten sonra demokrasilerini pekiştirdiklerini ve bu ülkelerde demokrasinin çökmediğinin ortaya çıktığını söyledi.

Konuşmaların ardından, Adam Przeworski Jüri Özel Ödülünü; Sabancı Üniversitesi Kurucu Mütevelli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ve Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zehra Sayers’ten aldı. Makale ödülleri sahipleri ise ödüllerini Sabancı Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Sevil Sabancı, Melisa Tapan ve Rektör Prof. Dr. Zehra Sayers’ten aldı.

13 yılda 31 ülkeden 370’i aşan başvuru

Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri, Sabancı Üniversitesi tarafından merhum Sakıp Sabancı’nın vasiyeti üzerine “Türk ve İslam Sanatı, Türkiye’nin tarihi, ekonomisi, sosyolojisi” konularında ihdas edilmiş, 13 yıldır düzenlenen bir ödül programıdır. Sabancı Üniversitesi bünyesinde, Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi ile İstanbul Politikalar Merkezi liderliğinde yürütülüyor. Yarışmaya başvuran makalelerin değerlendirmesi bağımsız ve uluslararası bir jüri tarafından yapılıyor. Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Ödülleri kapsamında son 13 yılda Türkiye’nin ekonomisinden dış politikasına, tarihinden toplumsal dinamiklerine kadar çeşitli konularda çalışmalar ödüllendirildi. Tüm dünyadan büyük ilgi gören ve 13 yıldır verilen ödüle, 31 ülkeden 370’i aşan başvuru oldu.

Mütevelli Heyeti ve Sakıp Sabancı Ailesi kararı ile 2015 yılından itibaren Sakıp Sabancı Uluslararası Anma Töreni kapsamında gerçekleştirilen ödül çerçevesinde geçtiğimiz yıllarda, “Demokraside Denge ve Denetleme: Karşılaştırmalı Bir Perspektiften Türkiye”, “Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Eşitliği”, “Türkiye’de Çeşitlilik İçerisinde Birlikte Yaşamak, Diyalog ve İşbirliği”“Türkiye’de Yeni Merkezler: Kentlerde Ekonomi, Eğitim, Sanat ve Barış”gibi ülke gündeminin öncelikli konuları ele alındı. 2017 yılında “Gündelik Yaşamda Türkiye Kökenli Avrupalılar” konusunda verilen ödülün, bu yılki konusu ise “Türkiye’de ve Dünyada Demokratik Yönetişim ve Birlikte Yaşamaya Yönelik Tehditler” oldu.

Her yıl olduğu gibi, 2019 yılında da Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma ödülleri güncel bir konuyu akademik platforma taşıyarak, bu konuda çalışan akademisyenleri, özellikle de genç sosyal bilimcileri desteklemek amaçlanıyor. Ödülün 2019 yılı araştırma konusu “Küresel Karmaşada Çok Taraflılığın Geleceği: Güvenlik, Ekonomi ve Demokrasiyi Yeniden Düşünmek” olarak açıklandı.

Ödül Jürisi

Bu yılki ödülün jüri başkanlığı görevini Sabancı Üniversitesi SSBF Öğretim Üyesi Özge Kemahlıoğlu üstlendi. Uluslararası jüride; Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Fuat Keyman, Sabancı Üniversitesi SSBF Öğretim Üyesi Ayşe Kadıoğlu, Columbia Üniversitesi’nden John D. Huber, Yale Üniversitesi’nden Milan Svolik, The University of North Carolina’dan Dr. Dimitar Bechev, Gothenburg Üniversitesi’nden Ellen Lust yer aldı.

 

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°