Manşet Haber 26.08.2020 18:51:25 0

'SAMANIN FİYATI SON 3 AYDA 2 KAT ARTTI'

'SAMANIN FİYATI SON 3 AYDA 2 KAT ARTTI'









Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, 1 kilogram yem fiyatının 1 kilogram süt fiyatını geçtiğini belirterek yetiştiricilerin sürekli artan maliyetler nedeniyle can çekiştiğini ancak hükümetin çözüm üretmediğini söyledi. Haziran ayında kilogramı 35-40 kuruş olan buğday samanı fiyatının şimdi 75 kuruşa yükseldiğini ve artmaya devam ettiğini belirten Barut, 'Geçen yıl Kasım ayında 2.30 lira olan çiğ sütün fiyatı ise bu yılın Aralık ayına dek aynı biçimde sabitlenirken yem, ot, saman gibi temel girdiler fahiş oranda artıyor. Hayvancılıkla uğraşan üreticilerimizin feryadı yüreklerimizi dağlıyor' dedi.
Haziran ayında 35-40 kuruş 1 kilogram buğday samanı fiyatının bugün 75 kuruşa yükseldiğini ve artmaya devam ettiğini ifade eden CHP Adana Milletvekili, TBMM Tarım, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Üyesi Ayhan Barut, aynı dönemde 1 lira olan kuru yoncanın fiyatının 1 lira 35 kuruşa yükseldiğini kaydetti. 1 Mart'ta 1 lira 80 kuruş olan besi yeminin bugün 2 lira 11 kuruşa çıktığını dile getiren Ayhan Barut, 1 Kasım 2019 tarihinde 2 lira 30 kuruşluk çiğ süt fiyatının ise Aralık 2020 tarihine dek aynı olacak şekilde sabitlendiğini anımsatarak, 'Süt fiyatı sabit kalırken bu süreçte temel üretim girdileri fahiş oranda artmıştır. Yem fiyatları yüzde 15.4, saman yüzde 21.2, mısır silajı yüzde 21.1, yonca yüzde 15.2 oranında yükselmiş, yetiştiricilerimizin belini bükmüştür' diye konuştu.
Yetiştiricilerin binbir emekle ürettiği sütün yem fiyatlarının gerisinde kaldığını, '1 litre sütle 1.5 kilogram yem alınabilmeli' ilkesinin tarihe karıştığını bildiren Ayhan Barut, şöyle devam etti:
'AKP iktidarı ürettirmez. Bunu net biçimde görüyoruz. Sadece 2010-2019 yılları arasındaki son 10 yılda kesimlik ve besilik 5 milyon büyükbaş, 3 milyon küçükbaş olmak üzere 8 milyon baş hayvan ithal ettiler. 1960 tarihinde kişi başına 2'den fazla hayvan varlığımız bulunurken bugün bu oran kişi başına 0.82 adet oldu. Üretimi, üretici ve yetiştiriciyi sevmeyen ama ithalata sevdalanan AKP iktidarı, son 10 yıllık dönemde canlı hayvan ithalatına ek olarak yurtdışından 300 bin ton et alınmış, büyükbaş hayvan ve kırmızı et dışalımına toplam 8.1 milyar dolar ödenmiştir. Bu paraya küçükbaş ithalatına ödenen rakamlar da eklenince son 10 yılda 8.5 milyar dolarlık ithalat yapılmıştır.'
Tarımsal üretimde olduğu gibi AKP'nin işbilmez politikaları sonucu besiciliğin de 'can çekişir' hale getirildiğini anlatan Ayhan Barut, şunları vurguladı:
'Saman, yonca, yem, ot, bakım, elektrik, su ve tüm masraflar fahiş oranda artarken yetiştiricilerimizin binbir emek verdiği  hayvanlar maalesef kesime gönderiliyor. Et ve süt fiyatları yerinde sayıp hatta maliyet artışına göre geriye gidiyor. Üretime, üretici ve yetiştiriciye reva görülen bu kara tablonun mutlaka değiştirilmesi gerekiyor. Bu salgın döneminde gıdaya erişimin önemi bir daha ortaya çıkarken gıda güvencesinin sağlanması, yurttaşlarımızın sağlıklı ve yeterli et tüketimi için ülkemizde hayvancılık koşulsuz desteklenmelidir. Hayvancılıkta ithalattan kurtulmak için yem başta olmak üzere tüm girdi maliyetlerini düşürmeye yönelik somut destekleme politikaları açıklanmalıdır. Yem bitkileri üretimini artırma kadar kaba yem üretimini de arttırıcı destekler hayvancılık destekleme paketinin içinde yer almalıdır. Hayvanların ihtiyacı olan yem hammaddelerinin yurt içinde üretiminin planlaması ve yem açığının kapanması, yeme dayalı yetiştiriciliğin yanında meralarımızın amacı dışında kullanımı önlenerek mera hayvancılığı imkanlarının yaygınlaştırılması, üretim, girdi temini ve pazarlama üçgenini kapsayacak nitelikte kooperatifleşme ağı kurulması, hayvan ıslah çalışmalarının ciddi anlamda hayata geçirilmesi gibi projeler açıklanmalıdır. Sonuç olarak hayvancılıkla ilgili benimsenen '1 litre sütle 1.5 kilogram yem alınabilmeli' ilkesi yeniden yaşam bulmalı, çiğ süt fiyatı acilen 2 lira 80 kuruş seviyesine çıkarılmalıdır.' 



YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°