SARIÇAM ‘DA SOKAK HAYVANLARINA SU KABI
Manşet Haber 22.08.2016 01:00:56 0

SARIÇAM ‘DA SOKAK HAYVANLARINA SU KABI

SARIÇAM ‘DA SOKAK HAYVANLARINA SU KABI

Sarıçam Belediyesi hazırladığı proje ile ilçede yaşayan sokak hayvanlarının su ihtiyaçları için 90 ayrı noktaya “Su Kabı” yerleştirildi. Belediye Başkanı Bilal Uludağ,  sokak hayvanlarına yönelik geliştirilen bu projeyle hayvanların koruma altına alınmasının planlandığını ifade etti.

Sarıçam belediye Başkanı Bilal Uludağ, su kaplarının yerleştirildiği yerlerde incelemede bulunarak, aşırı sıcaklarda hayvanların buralardan rahatlıkla su içmelerinin sağlanacağını söyledi. Bilal Uludağ, bu projeyle aynı zamanda hayvan hakları ve bakımları konusunda da vatandaşların bilinçlendirilmesinin hedeflendiğini kaydetti.sokak hayvan kap (1)

Uludağ,” Adana özellikle yaz aylarında aşırı sıcaklara maruz kalıyor. Bu anlamda sokak hayvanlarının susuz kalmaması için böyle bir projeye imza attık. Hayvanlarımız için el ele vererek onlarında rahat bir şekilde yaşamalarını sağlamak için çabalayacağız. Çünkü sokak hayvanlarımızın bizlerden tek istekleri var, o da sevgi. Onlara her zaman sahip çıkmamız lazım. Yerleştirilen su kaplarımız otomatik olarak dolacak ve su hiç eksik olmayacak.” dedi.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°