“Sarıçam’ın Çehresini Değiştireceğiz”
Manşet Haber 14.02.2014 11:50:35 0

“Sarıçam’ın Çehresini Değiştireceğiz”

“Sarıçam’ın Çehresini Değiştireceğiz”

cumali yakan-koy gezileri (1)
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Sarıçam Belediye Başkan Adayı Cumali Yakan, Sarıçam’da başta imar sorunu olmak üzere hemşehrilerinin öncelikli sorunlarına neşter vuracağını söyledi.

Çalışmaları kapsamında Sarıçam’ın Deliçay, Karayusuflu, Sarıklı, Tülüler, Eğiciuşağı, Maltepe ve Hocalı köylerini gezen Yakan, Atatürk’ün ‘Köylü milletin efendisidir’ sözünü hatırlatarak, Sarıçam’da köylülerin baş tacı edileceğini kaydetti.
Yüreğir Belediyesi Eski Başkanı Ahmet Ünal’ın desteğini alarak Sarıçam’ın tüm bölgelerinde etkin programlarına yenisini ekleyen Cumali Yakan, Sarıçam’ın adeta terk edilmiş bir görüntü sergilediğini, köylülerin hiçbir sorunuyla ilgilenilmediğini ifade etti. Cumali Yakan, “Sarıçam’da yeni imar planlarıyla ilçemizin çehresini değiştireceğiz. Baraj Gölü çevresindeki çağdaş uygulamalarla Sarıçam’ın turizme kazandırılabileceğini kanıtlayacağız. Çukurova Üniversitesi ve Organize Sanayi Bölgesi ile ortak çalışma yürütmenin gayretinde olacağız. Hemşehrilerimizin modern bir ilçede yaşamasının önünü açacağız. Sosyal ve ekonomik projelerimizle ilçemize hem yatırımcı getireceğiz hem de işsizlik oranını asgari düzeye indirgeyeceğiz” dedi.

cumali yakan-köy gezileri (3)

 

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°