ŞAŞIRMAK İSTİYORUM!
Manşet Haber 22.02.2021 22:23:57 0

ŞAŞIRMAK İSTİYORUM!

ŞAŞIRMAK İSTİYORUM!

Bir yıl geçti! Bu süre içerisinde tanık olduğumuz/ yaşadığımız/ duyduğumuz olaylar “düşlerde” yer alacak denli olmasına karşın şaşırmadık; neden böyle/ neden bunlar yaşanıyor/ nasıl oldu birden demedik…
Dört bir yandan basını/ medyası/ politikacısı/ işbirlikçisi öyle bir anlattı ki,
Yürürken deprem sarsıntısına yakalanmış gibi düşenler,
Yattığı yatağında dayanılmaz acılar çekenler,
Oksijen kısıcı maskeyi “zorunlu” sayanlar,
İşlerine gelmeyen yerde dosttan/ tanıdıktan/ yakından uzaklaştıranlar,
Eğitim çağında çocukları okullardan uzaklaştıranlar,
İşyerlerini kapatıp/ kredi verip/ ödeme olanaklarını yok edip “aç kal” diyenler…
Şaşırmadık! Bu ya da benzerini bekliyor gibiydik! Evde kal denildiğinde evlerdeydik!
Ne güzel değil mi?
***
Bir yıl geçti!
Maskeden, kapalı işyerinden, uzaklaşılan eğitimden, banka kredilerinden, covid 19 testinden, aşıdan “net biçimde” ne anlaşılması gerektiği bile açıklanabilmiş değil!
Anımsayın, daha başlarda “herkesin maske takması zorunlu değil” denirken, bilim insanlarının bakışı birden ters/ yüz olmuş, “maskesiz olmaz” denilmişti!
İki yıl sonra aya çıkmayı kafaya koyan “iktidar” da, “herkese bedelsiz maske dağıtılacak” demesine karşın başarılı olamadığı gibi “her şeyi” birbirine bulamıştı!
“Maske” dedik de; başlarda “beyne oksijen gitmesini engelleyeceğinden uzun süreli kullanılmasını” sakıncalı bulan birçok bilim insanı olmuş! Beyin hücrelerinin oksijen olmadan kendini yenilemesinin olanaksız olduğu, hücrelerin yenilenmemesi durumunda da gelecekte çözümü olmayan sorunlara neden olacağı ileri sürülüyordu!
Hiçbir bilim insanı buna “hayır, beyin hücreleri için oksijenin o denli gereği yok” demedi!
“Maske” konusuna bir şey daha eklendi. “Maskenin gözenekleri, covid 19 için otoban yol gibi, rahatça girer/ çıkar” denildi! Bir süre önce, “maske zorunludur” diyen bazı bilim insanları “maskenin gözenekleri covid 19’un girmesine uygun, onun için üstüste iki/ üç maske kullanılması gerekebilir” dedi!
***
Bir yıl geçti!
Ne zaman araştırmaları başladı, ne zaman denekler üzerinde kullanıldı, faz çalışmaları nasıl/ hangi koşullarda/ hangi süreyle yapıldığı bilinmeyen aşıların kullanımı başladı da;
Covid 19 için “yeni bir” belirleme yolu bulunamadı!
İlle de burnun/ boğazın derinliklerine değin kurcalanarak covid-19,PCR ile antikor testi yapılacak!
Prof. Dr. Müslüm Çiçek, bir süre önce PCR sorularına verdiği yanıtta şunları söyledi:
“PCR testi negatif olsa bile birkaç gün ara ile test yeniden yapılarak 14. güne dek pozitiflik gelişebileceği akılda tutulmalıdır. PCR testi pozitif olanlarda da belli aralıklarla test tekrarları yapılarak en az iki PCR testinin negatif olduğu görülmeden izolasyon sonlandırılmamalıdır. Hastalığın kesin tanısı PCR test pozitifliği ile konulsa da hastalık belirtileri, laboratuvar test sonuçları ile akciğer tomografi bulguları birlikte değerlendirilerek hastaların takip, tedavileri yapılmalıdır.”
Test sonucu negatif olsa bile yeniden yapılacak, pozitif gelme olasılığı akılda tutulacak, pozitif olanlar belli aralıklarla testi yineleyecek, tanı pozitif konulsa da akciğer tomografi bulguları birlikte ele alınacak…
Burundan, boğazdan sürüntü alınarak yapılan PSR testine “güvenin” diyen bilim insanı yok!
***
Bir yıl geçti!
Yurttaş neye şaşırsın, neye “bu nasıl oldu” desin, neye çıkışma gereği duysun ki?
Her şey, her konuşmacı, her görsel, her yaptırım, her benzetiş, her sunuş öyle albenili/ öyle rengarenk/ ilkyaz çiçekli/ böcekli ki; inanmasa suçluluk duygusuyla kendine zarar verecek!
Olmuyor mu ki?
İşyerleri kapalı, emeklinin/ çalışanın aldığı aylık kendine yetmiyor, üretim yapılan alanlarda kurda yaşanan çıkış göz önünde bulundurularak oluşan girdi artışları “kur düşüşünde” inmiyor, sokakların doyumsuzluğu/ mutsuzluğu raporlara geçiyor…
Duyan var mı bilmiyorum?
“İktidar”/ “muhalefet”/ köşeleri kapmış yandaşlarıyla algıyı tartışmalara çekmeye çalışıyor!
Yurttaşın uymadığı kurallara,
“İktidarın” kurallara uymayan “bize bir şey olmaz” diyen toplantısına,
“İktidar” ile “muhalefet”in sokağın/ kentin dilini bozan söylemine…
“İktidar” ile “muhalefet”, gündemde yer alan konulardan öyle hoşnut ki…
***
Bir yıl geçti!
Yaşanan covid 19’dan da, politikacıların bu süreçte dillerini arındırmayışından da, ekonomide yaşanan çarpıklıklardan da, ödenme zamanı düşünülmeden açılan banka kredilerinden de, evlerine kapatılan altmışbeş ya üstünden de/ okullu öğrencilerden de, çalışana/ emekliye “hak” görülen “aç kal” aylığından da, tarımı unutturmaya çalışanlardan da…
Bir şey daha:
Akşam, toplam yirmi kişinin, haber kanallarında, her gün bir ekranda yinelediklerinden de…
Başka şeyler duymak; şaşırmak istiyorum artık!
200221




YAZARLAR

35.8° / 20.3°