SEBZECİLERDE BAŞKAN YALI
Manşet Haber 3.03.2018 22:51:04 0

SEBZECİLERDE BAŞKAN YALI

SEBZECİLERDE BAŞKAN YALI

Adana Esnaf Odaları Birliği’ne bağlı Adana Sebze ve Meyveciler Esnaf odası Olağan Genel Kurulunda mevcut Başkan Mesut Yalı güven tazeledi.
Adana ESOB Çok Amaçlı Eğitim Salonu’ndaki kurulda, divan başkanlığını Türkiye Sebzeciler, Meyveciler ve Seyyar Pazarcılar Federasyonu Başkanı Ali Karaca, yardımcılığını da Adana ESOB Başkanı Nihat Sözütek, katiplikleri de Birlik Yönetim Kurulu Üyeleri; İlhami Uygunsözlü, Metin Taylancı ile Mustafa Gökay Karakuş yaptı.
Federasyon Başkanı Ali Karaca , “İnşallah en kısa zamanda ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar son bulur, ne kadar güçlü olduğumuzu bütün dünya, emperyalistler görür, Rabbim askerimizin ayağına taş değdirmesin” diye konuştu. Karaca, ayrıca taksicilere sağlanan ÖTV indiriminin, halci, sebze-pazarcı esnafına da uygulanmasını Hükümetten istediklerini ekledi. Tek liste ile gidilen seçimlerde Mesut Yalı başkanlığındaki Adana Sebze – Meyveciler Esnaf Odası Yönetimi Hadi Altınyüzük, Süleyman Topal, Sami Gürler, Birsen Bölükbaşı, Halil İbrahim Batmaz, Vehbi Akyol’dan oluşurken, denetim kurulunda da Yusuf Özsezeroğlu, Aziz Karaağaç, Nergiz Tuşgül yer aldı.

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

30.8° / 18.5°