Sebzelerde ilaç kalıntısı sorun
Manşet Haber 3.05.2013 13:55:52 0

Sebzelerde ilaç kalıntısı sorun

Sebzelerde ilaç kalıntısı sorun

Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatları Birliği(UYMSİB) Başkanı Dr. Salih Çalı, “İlaç kalıntıları konusunda hassas davranmayan birkaç kişinin hatasını tüm yaş meyve ve sebze sektörüne mal etmek yanlıştır” dedi.

ihracat_izmirAlmanya Hessen Eyaleti FDP Partisi Milletvekilleri MarioDöweling, Alexander Noll, Frank Sürmann, Helmut von Zech, FDP Parti Yetkilisi Christian Baumann ve Almanya Federal Cumhuriyeti Fahri Konsolosu Sabine Sibel Cura- Ölçüoğlu’nu Uludağ İhracatçı Birlikleri’nde (UİB) ağırlayan UYMSİB Başkanı Dr. Salih Çalı, heyete UİB ile Türkiye yaş meyve sebze çeşitleri ve UYMSİB hakkında bilgi verdi.

Hessen ve Bursa arasında ticari ilişkilerin artmasının her iki şehre de önemli katkılar sağlayacağını söyleyen Dr. Çalı, “İki şehir arasında yakın ilişkiler mevcut. Bu sosyal ilişkiler ticari ilişkiler ile taçlandırılmalıdır. İki şehir arasında sanayi, turizm gibi konular öne çıkabilir; ancak yaş meyve sebze ticaretinin de mutlaka daha iyi noktalara getirilmesi gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.

Meyve ve sebzelerde ilaç kalıntısı konusuna değinen Dr. Salih Çalı, “Türkiye içinde tüketilen ya da ihraç edilen ürünlerde ilaç kalıntısı konusu büyük önem taşıyor. Ancak bu konuda hassas davranmayan birkaç kişinin hatasını tüm yaş meyve ve sebze sektörüne mal etmek yanlıştır” dedi. Geçtiğimiz yıllarda ilaç kalıntısı konusu ile ilgili birçok sıkıntı yaşandığına dikkat çeken Dr. Çalı, “Sektörümüz ile ilgili yapılan olumsuz bir haber sektörün tüm ticaretini dibe vurdurabiliyor. İnsan sağlığına zararlı olan bir durum tabi ki kamuoyuyla paylaşılmalı; ancak birkaç kişinin yaptığı bir hatanın faturasını tüm sektöre kesmek uygun değildir” ifadelerini kullandı.

AB ülkelerine özellikle Almanya'ya ihraç edilen domates ve biberde uygulanan  yüzde 10 pestisit analiz şartının kaldırılması gerektiğini belirten Çalı, Türkiye'de bu konunun Tarım Bakanlığı, üretici  ve ihracatçı tarafından hassasiyetle takip edildiğini ve ayrıca bu konuyla ilgili Bulgaristan'da yaşanan sıkıntıların sonlandırılması için heyete katılan milletvekillerinden AB parlamentosu ve diğer ilgili kurullarda, kendilerine söz düştüğünde yardımcı olmalarını beklediğini ifade etti.

 

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.

31° / 16.7°