SEÇ-(ME) -SEÇİL (ME) HAKKI

SEÇ-(ME) -SEÇİL (ME) HAKKI

Ülkemizde kadınların elde ettiği seç(me)-seçil(me) hakkı ,(1934–2016) tam 82 yıl olmuş. Bu 82 yıl içinde siyasal zemin üzerinden baktığımızda ne değişti;

Ülkemizde hala kadına, çocuğa her türlü şiddet artarak devam ederken peki siyasetçiler ne yapıyor? Maalesef toplumun ve yasa yapıcılarının eril anlayışı dozunu artırarak devam etmekte.

Hala çocuklar küçük yaşlarda evlendiriliyor ise, Seç (me)- seçil(me) hakkından söz etmek mümkün müdür?

İnsanların yaşamsal hakları ellerinden kayıp gidiyor ise, seç(me)-seçil(me) hakkı neye yarar?

Siyasi partiler yasası ve seçim yasası bir türlü değişmiyor ise seç(me)-seçil(me) hakkı kime yarıyor?

Siyasette adayları hala Genel Başkanlar veya üç beş kişilik komisyonlar belirliyor ve belirledikleri adayları listelere yazıp halka dayatıyorlar ve bu dayatmada dahi kadınları seçilemeyecek sıralara veya göstermelik sıralara koyuyorlar ise, has bel kader seçilenler var ise de bu seç(me)-seçil(me) ne işe yarar?

Siyasette emek ve liyakat göz ardı ediliyor ise seç(me)-seçil(me) hakkı neye yarar.

Siyasi partilerin kadın kollarının işi broşür dağıtmak ve aday tanıtmaktan öteye geçmeyecekse ve hala birilerinin veya bir şeylerin gölgesinde kalıyor ise kapatın gitsin.

Siyasi partilerin kadın kolları yasal zemine oturtmadıktan ve söz hakkı verilmedikten sonra kadına seç(me)-seçil(me) ne işe yarar ?

82 yıl olmuş hala yeterli sayıda kadın milletvekilimiz, kadın belediye başkanımız, kadın belediye meclis üyelerimiz, kadın il genel meclis üyemiz, kadın muhtarlarımız yok yıl 2016 hala KADININ ADI YOK...

Tüm bunlara çözüm getirmesi gereken siyaset, kendi içindeki kısır çekişmeye dalarak, alınması-yapılması gereken tedbirleri ihmal ederek ülkede sistem değişikliğine dair anlamsız bir yolda tartışmalar yaparak toplumu ötekileştirmeye neden olmakta ve toplumun diğer yarısını oluşturan kadınları yine YOK saymaya devam etmektedir.

5 Aralık seç(me)-seçil(me) hakkı ile övünebilmek için,

Ülkede karar alma mekanizmalarında toplumsal cinsiyet eşitliğin tam olması gerekmez mi?

Eşit işe eşit ücret olması gerekmez mi?

Ülkede tacizlerin, tecavüzlerin, kadın cinayetlerinin olmaması gerekmez mi?

Çocuklarımızın yurtlarda ölmemesi gerekmez mi?

Anne ve bebek ölümlerinin, erken yaşta evliliklerin olmaması gerekmez mi?

Eğitim hakkının tam, sağlık hakkının tam, adalet ve hukukun da bağımsız olması gerekmez mi?

Cumhuriyetimizi kuranlar kadınlara seç(me)-seçil(me) hakkını yasalaştırır iken, hem seç hemde  seçil demiştir. Yoksa seçme -seçilme dememiştir.

Biz kadınlar yolumuzun uzun ve eril anlayışın engelleri ile dolu olduğunu biliyoruz, ISRARLA -İNATLA VE İNANÇLA tam eşitlik sağlanıncaya kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.

BİZ FARKINDAYIZ -YA SİZ?

Sema Turan YAPICI

EVKAD BAŞKANI

adanaulus

10.12.2016 13:13:51

YAZARLAR

İfral TURGUT

BAHARI BEKLERKEN Hüseyin Öğretmen Artvin’e atanmıştı. Kendisini sevdirdi yeni tanıdıklara. Derin dostluklar kurdu. Ev sahibi ile de dost olmuştu. Hüseyin’i evladı gibi seven ev sahibi artık evlilik zamanının geldiğini söyleyerek onu Melahat ile tanıştırdı. İki genç birbirlerini beğendi ve evlenmeye karar verdiler. Hüseyin bu durumu ailesine bildirdi ama ailesi bu durumdan hiç memnun olmadı. Şiddetle karşı çıktılar. Çünkü kendilerinin de bir gelin adayı vardı. Tüm engelleme çabalarına rağmen Hüseyin Melahat ile evlendi. Uzun yıllar evli kaldılar ve iki çocukları oldu. Yaşananlar çeşitli problemler doğuruyor, problemler, beraberinde sağlık sorunlarını getiriyordu. Yıl, 1984. Bir gün kapı çalındı. Gelen kendisinden 12 yaş küçük, ama gençlik yıllarında birlikte futbol oynadıkları Sami Demirtuna idi. Sami yıllardır Almanya’da çalışıyordu. Orada meslek okuluna gitmiş, terapist olmuştu. Sami, “Nasılsın ağabey,” diye sorunca. Hüseyin, ona uzun uzun baktı… Bakışlarında hayata karşı duyduğu küskünlüğü, kırgınlığı ve tükenmişliği vardı. Cılız bir sesle, “Yorgunum dostum, yorgunum. Vefasız yıllara, vefasız yakınlarıma dargınım ,” dedi. Sami, Hüseyin’in elini tuttu, “Merak etme iyileşeceksin, yine tüm dostlar bir araya geleceğiz,” dedi. Sonra kalktı, kapıda veda ederken, Melahat Hanım, hastalığın adını söyledi: Kanser. Soğuk bir geceydi. Sami o gün yaşadıklarından çok etkilenmişti. Bir kağıt kalem aldı eline ve içini döktü kağıda. Şiir bittikten birkaç gün sonra, tekrar gitti arkadaşının yanına ve şiiri okudu. Hüseyin mutlu olmuştu. Sevindi, teşekkür etti. Daha sonra Sami şiiri, Selçuk Tekay’a verdi. Şiir aylar sonra şarkıya dönüştü. Sami bu sefer şarkıyı telefonda Hüseyin’e dinletmek istedi. Heyecanla çevirdi numaraları. Telefondaki ses buz gibiydi: “Hüseyin Beyi kaybettik.” Baharı beklerken ömrüm kış oldu Gözümde her zaman biraz yaş oldu En güzel duygular bana düş oldu Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık Tutmadı ellerim sıcak elleri Duymadım aşk denen tatlı sözleri Taşıdım gönlümde acı izleri Yorgunum dostlarım yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık İçimde ateşler söndü kül oldu Aşk bahçem kurudu sanki çöl oldu Yar bildim o bile bana el oldu Yorgunum dostlarım, yorgunum artık Vefasız yıllara dargınım artık. HÜSEYİN’E KENDİNİ ANLATAN ŞARKIYI DİNLEMEK KISMET OLMADI. • AMA SİZ O ŞARKIYI SÖYLERKEN VEYA DİNLERKEN HÜSEYİNİ ANARSINIZ HERHALDE.


VALİ KÖŞGER’DEN GÜVENLİ VE DÜZENLİ TRAFİK VURGUSU

NAZIM ALPMAN YAZDI/ DEVLET 1 MAYIS’A SAYGI GÖSTERSİN!

KUŞ GRİBİ YUMURTA FİYATLARINI ARTIRDI

KARNAVAL KOMİTESİNDEN MEKTUP VAR

ZEYDAN KARALAR’DAN MHP İL BAŞKANINA “SİNEK” CEVABI

YERLİ SUSAM İÇİN  YERLİ ÜRETİM HAMLESİ

ÇUKUROVA BELEDİYESİ TENİS TURNUVASI BAŞLADI

FATİH GÜLER GÜVEN TAZELEDİ

18 İLDEN 400 SATRANÇ SPORCUSU ADANA’DA YARIŞTI

CHP’Lİ BULUT: TASARRUFU SARAYDAN BAŞLATIN

SEYHAN NEHRİNDE GONDOLLA GEZDİLER

"YALANA VE ŞANTAJA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ"

CHP GERÇEĞİ YAYINLADI

ADANA’DA 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI KUTLAMASI

GÜNÜ FOTOĞRAFI:

RESMİ AÇILIŞISI HİSARCIKLIOĞLU YAPTI

CHP’DEN 23 NİSAN KUTLAMASI